Adalet dişi mi erkek mi?
İbrahim Hakkı Gündoğdu

Adalet dişi mi erkek mi?

Advert


Erkekler: ellerinde güller adaletin kapısında… Adalet şaşkın: hangi kütüğü eş olarak ala…
Dünya ters dönmüş ya: Kadınlar, ellerinde çiçekler adaletin kapısında… Adalet kendine bakıyor: aç ve susuz bu köşedeyken diyor: neden bunca iştahla ben?.

Demek ki neymiş: adalet herkese mutlaka “hayat arkadaşı” olarak lazımmış!.

Ellerinde güller dedik ya… Güller dikenli… Adaletin elleri kan revan…
Ah Türkiye sen ne dönemler geçirdin…
60 İhtilali dönemi: adaletin “A”sı yok ülkede, “Adalet Partisi” kuruluyor. Adalet Partisinde bile o gün adalet yok.
Tek parti döneminde, adalet arayışı için “Demokrat Parti” kurulmuştu. Sonuç ihtilalle bitmişti. İdamlar, adaletin giyotiniydi. O gün bitmişti ülkede adalet aslında…  

Adaletle başlayıp “adalet”i ters köşe yaptıranların sayısı bu ülkede hiç de az değildir.
Adaletle başlayan herkes neredeyse vukuatlı… Bu yüzden halk “adalet” diyenlere çok da pirim vermiyor… Hatta şüphe ile bakıyor…

Bundan sonra gerçekten “adalet” isteyenler çok ama çok çok samimi davranmalı. Zerre tereddüde meal vermemeli. Ancak böyle olursa biraz yol katedilebilir.

Hatırlayın neler oldu bu ülkede!?. Ne çok adaletsizlik yaşandı… Ne işkenceler yapıldı. Bunlar yapılırken de seçilmiş atanmış, etkili yetkili herkes çok canlar yaktı çok…

Ülkemizde köklü kuruluşların her biri, özellikle kadim partiler Türkiye’nin adalet sınavında sınıfta kalmışlardır: CHP, Demokrat Parti, Adalet Parti, ANAP, DYP, DSP gibi…
Bilinsin ki, o yüzden olacak “Adalet Partisi” bile ismine uygun mücadele veremediği için piyasaden silinip gitti.
Demokrat Parti demokrasi mücadelesini başaramadı, o da yok oldu. 


Hele CHP, hiçbir zaman içerisinde taşıdığı “Halk” ismine tam uygun hareket edememiştir. Belliki bu sebepten: ismindeki “Halk” onu cezalandırmış ve bir ara meclisin dışında bile bırakmıştır.
 
Şu anda tam Kılıçtaroğlu’nun yürüyüş yaptığı güzergâhta bir zamanlar Başörtü mağduru genç kızlar “El ele yürüyüşü” yapmışlardı. Tarih nasıl da tekerrür ediyor, değil mi?.
Anlaşılan onlar bu mücadelenin ürününü tüm engellemelere rağmen kazandı. Çünkü artık başörtülü öğrenci de olabiliyor, memur da olabiliyor… Hatta amir bile, bakan bile olabiliyor.
Hepimiz biliyoruz ki: halkın oyu ile seçilen başörtülü meclisten yaka paça kovuldu. Şimdi başörtülü bakanlarımız var…

Evet acı, çok acı ama gerçek, bunlar bize gösteriyor ki: adalet bir gün mutlaka herkese lazım olacaktır. Öyleyse onu hoyratça (menfaatlerimize uygun) kullanmaya çalışmayalım.

Bugün, herkes ama herkes varsa şapkasını, yoksa bir tutam saçını önüne koyup düşünsün… Ülkesi için düşünsün, kendisi için düşünsün, çocuğu için, geleceği için düşünsün… Ama samimi bir şekilde düşünsün…

Bir de, adalet’in zamana ve zemine göre zerre değişmemesi gerektiğini algılasın…
Hak için, hukuk için, insanlık, için, merhamet için en önemlisi Allah için adaletin çok muhteşem bir şey olduğunu yaratılmış her yüreğe, her insana bir gün mutlaka lazım olacağını bilsin… Uygulamasını, ortamını, kuralını, töresini, kanununu ona göre yapsın.
Yapmazsa ne olur biliyor musunuz (er geç oluyor zaten): Kimseyi kandıramaz, kendini kandırmış olur. “Zerrece Haktan ayrılmayan Allah” o dalaverelere öyle çorap örer ki ömür boyu o belayı kafasından kimse def edemez…
Bizden söylemesi…

Sonuç mu: Ülkemizde erkekler adaleti kadın olarak düşünüyordu…
Kadınlar, erkek olarak mı? Bu pek belli değil…
Kapitalistler, adaleti, “para”… Seçilmişler: “oy,” atanmışlar: “makam,” zalimler se “işkence” olarak görüyordu… Düşünün ne hale düşürülmüştü adalet…
Dedik ya şimdi (her grup, herkes) samimi ve hızlı düşünme ve harekete geçme zamanı…

Artık tüm gelişmeler tüm olaylar bize anlatıyor ki: Adaleti tam tamına yerli yerine koyma zamanı gelmiştir. Bu da herkesin el ele gönül gönüle vermesiyle olacaktır ancak. Bu kişisel değildir. Bu kitlesel samimi gayretlerle mümkün olabilecektir. 

Ha, adalet de çok uzun yıllar bu ülkede hep erkek olmuş, başa tokmak şekline dönüşmüş…
Adalet ülkemizde hiç dişi olmadı, bu da biline…
Halbuki adalet ne erkektir ne dişi… Ne oy’dur, ne makam… O haktır, halktır, merhamettir, diyalogdur, insanlıktır, sevgidir… Tam tamına yerli yerine koyma sanatıdır…
Bu millet de şahane bir millettir… İsterse bunu başarır…

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg