Cumhurbaşkanı İsterse Çözebilir mi?
İbrahim Hakkı Gündoğdu

Cumhurbaşkanı İsterse Çözebilir mi?

Advert

Dört bir koldan sarılmış bir ülke Türkiye… 
Batı, acımasızca saldırıyor. Kumpas üstüne kumpaslar kuruyor.
Amerika doyumsuzluğunun çırpınışında dört yöne kin kusuyor.
Çin politikasızlığı ve taklit üretimiyle kendini dev sanıyor ama bocalıyor.
Rusya yaptığı birçok tarihi hatalarını bir daha yapmaz mı tam güven veremiyor.
Bazı tavırlarıyla her an yine Batı’nın oyununa gelebilecek olduğu izlenimlerini sergiliyor.
İngilizler, AB’den koptu ama çok da samimi davranacağını gösteremiyor.
Avrupa’daki üstünlük mücadeleleri fillerin karıncaları bir kez daha ezeceğine benziyor.

Arap dünyası onca dönence sıcaklarına ve onca zengin petrol yataklarına rağmen Türk milletini reddedip Batı’nın kölesi olduğu için “Arap Baharı”nı değil, kapkara kışı yaşıyor. Belli ki bunca hatalarından dolayı daha nice belaları yaşamaya devam edeceği görülüyor.
Afrika’da uyku hali hala devam etmektedir. Uyananlar da sadece Batı’nın köleleri olabilecek kuklalardır. Böyle bir Afrika ile sonuca gitmek bugünlerde mümkün de değildir.

Batı’nın sömürücü sırtlanı şu anda dişlerini Arap dünyasına geçirmiş, onların kanını emiyor.
Arapların kanı emildikçe belli ki vücutları daha çok uyuşuyor ve bir nevi mutluluk uykusunda uyumaya devam ediyorlar…
Mısır’da samimi ve çağdaş bir uyanma vardı aslında lakin Batı onu da dünyaya “yobaz bir hareket” diye lanse ederek bitirmeye çalışıyor. Bilinsin ki Araplar eğer Batı’nın zulmünden kurtulacaksa bu yine Mısır’dan başlayarak olmalıdır. Plan bunun üzerine kurgulanmalıdır.
Arap dünyasının Irak ve Suriye hadiseleri bu yüzden biraz tali kalmaktadır. Bunları hesaba katarak Arap problemini kaşımak daha sağlıklı olacaktır.

Batı, aynı sırtlan dişlerini Afrika’ya da geçirmektedir. Bu zaten 1500’lerden beri vardır.
Bir ara 2. Dünya savaşı sonrası “Bağımsız devlet” kurma hareketleri aslında bir oyundu ve farklı bir kölelik tahsis edilerek yeni kontrol ve sömürü mekanizmaları oluşturulmuştu. Üçüncü Dünya Ülkeleri bunu anlayana kadar yarım asır geçti.
Aslında yeni kumpası oluştururken hem Arap Baharı’ndan hem Afrika çöl ve yağışından başladı bu kez Batı…  Çünkü Afrika’nın kuzeyinde bu iki yol kesişiyordu. Afrika’nın kuzeyi Arap’tı aynı zamanda…
Yani burada üst üste koydu Arap’ı ve Afrika’yı… Öylece yeni bir metotla sömürmeye başladı.

Sonra: SSCB’nin yıkılmasının ardından Sovyetlerden bağımsız olan 15 devletin durumunu da iyi gözlemledi Batı…
Onları da kendi aralarında bölüşüp sömürü alanına almaya başladı. Öyle ya hantal bir yapısı olan Ruslar zulmettiler ama iyice sömüremediler. Bakirdi özellikle Orta Asya ve Türk dünyası… Oraya doğru yönlendi tüm Batılı oryantalistler.
Rusya BDT ile eski devlet ortaklarını elinde tutmaya çalışıyor ama soydaşı Ukrayna’yı bile elinden kaçırdığı bir gerçek.
Bu da Batı karşısında devlet siyasetlerinin öyle çok da kolay olamayacağının bir göstergesi değil mi?

Türkiye ve Rusya Batı’nın o sırtlan tavrı karşısında bir araya gelebildi, bu güzel…

 

Güzel de çok noksan…


Sömürüyü ilim noktasına yükseltmiş acımasız zalim Batı karşısında (tabii Amerika ve İsrail de dâhil buna…) Türkiye – Rusya – İran çok yol kat etmeli, çok… Yoksa sadece patinaj yaparlar birbirlerinin izlerinde…

Bilinsin ki Batı (ABD ve İsrail dâhil) bugünlerde çok acımasız, yarınlarda daha acımasız olacak. Kendi durumunu bizden daha iyi görüyor: kan kaybettiğini biliyor. Nüfusunun hızla azaldığını ve ihtiyarladığını (Düşünün Fransa milli takımının 11 oyuncusunun 8’i zenci…) görüyor. Buna çıldırıyor ama çözüm üretemiyor. Devşirme sistemini de başaramıyor, birkaç zenci o kadar işte. Onlar da siyah, benzemez olduğundan daha hızlı ayılabilirler. Batı’nın çaresizliğini anlıyorsunuz değil mi?.

Eeee, kendi nüfusları azalıyorsa dünyanın da nüfusu azalmalı. Taktiklerle, savaşlarla, kısırlaştırmalarla, ilaçlarla, göçmenleri önleyerek, nice oyunlarla… Bunlar yapılıyor. Başarılı olamayacaklar diye yine de çok korkuyorlar.

O yüzden Ortadoğu’ya çok önem veriyorlar. Bu sadece petrol için hiç değildir. Stratejik önem ve nüfus da burada çok önemli oluyor.
Avrupa’dan kovdukları Yahudi bankerleri eğer İsrail topraklarında koruyamazlarsa yeniden bu Yahudi bankerler Avrupa’ya dönerse vay Avrupalı zenginlerin haline…
Adamların uykuları kaçıyor.
Bu yüzden Ortadoğu’nun yeniden düzenlenmesine çok önem veriliyor.
İsrail önderliğinde Kürtler ve Ermeniler gevşek bir federe devlet kuracaklarmış…
Bunun hiç mümkün olmadığını iyi biliyorlar.
Gayeleri Türkiye’nin bölge birliğine, İslam Birliğine, Türk Birliğine giden yollarını kapatmak, Türkiye gibi İslam dünyasının, Türk dünyasının, Balkanların lideri olabilecek bu koca ülkeyi zayıf düşürmek, iç problemleriyle uğraşır hale sokmak…
Başaramayacaklar lakin belli ki çok uğraştıracaklar.

Bütün bunları anlatmamızın sebebi: Türkiye içinde birliğinden zerrece taviz vermeden onu dışarıda sevgiyle ve ihtiyaçla bekleyen devletlere mazlumlara hep yardım etmeli, bu yardımları mümkünse hiç aksatmamalı. Bunun için içte ve dışta daha güçlü teşkilatlar ve vakıflar kurulmalı.

Bu yüzden de Cumhurbaşkanı artık daha kucaklayıcı politikalar üretmeli. Bir baba şefkatiyle herkesi samimiyetle kucaklayıp tüm iç enerjimizi hem içerideki bilinçli üretime hem de dışarıdaki bu yapılması gerekenlere yönlendirmeli…
Bunun için de yeniden tüm partilerin, cemiyetlerin, STK’ların bir araya gelebileceği akil kuruluşlar oluşturulmalıdır…
Bunlar bizim hem içteki gücümüzü çok artıracak hem de dış dünyadaki liderliğimizi tartışmasız pekiştirecek ve devamlı hale getirecektir.

İlk ve en büyük adım tabii ki en yukarıdakinden gelmelidir.
Böyle olursa Türkiye de kazanır Cumhurbaşkanı da…
Biz böylece sesli düşündük ve dedik… Yapacak olan tabii ki yetkililerdir… 
 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg