Karmaşizim, teknoloji ve asalakları
İbrahim Hakkı Gündoğdu

Karmaşizim, teknoloji ve asalakları

Advert

Aslında her sorunun biri çok basit, biri de çok karmaşık iki cevabı vardır.

Eskiden basit cevaplar daha rövanşta idi. Ancak her şeyin çok basit sade ve anlaşılabilir olma dönemi tarihe karıştı gibi… 

Teknoloji, yapı olarak karmaşık olan insanı aslında daha anlaşılmaz bir yola soktu. Bunun daha da böyle olması için özellikle gayret sarf ediliyor.
Karmaşık olunca insan kendini çözebilmek için kurtarıcıya ihtiyaç duyacaktır. O zaman da sürü halinde: âlimler, liderler, hocalar, şeyhler, önderler, ağalar doğacaktır. Doğuyor da…

Ağalar deyip geçmeyin: ilkel toplumların öncüleriydi onlar. Bu çağda da insan iyi yetiştirilmeyince maalesef hala ağalara çok ihtiyaç duyulmaktadır. Zaten fark etmiyor ki: kolay yönetebilmek için insanı cahil bırak sonra da ağa, âlim, lider, efendi fark etmez yönet ve sömür dur!!.

İnsanlar çok iyi yetiştirilse adil ve güzel bir düzen kurulur aslında. Buna bu çağda her kurumun her oluşumun gücü yeter.

Bu çok rahat olur olmasına da: o zaman bu kadar asalak, bu kadar sömürücü, bu kadar soyguncu, bu kadar vurguncu nasıl ve kimin sırtından geçinebilecek!?.

Sadece yaşadığımız bu hayat ise bu kadar ağır teknolojiye ne hacet: Ama şu lazım... Ama bu ihtiyaç... Ama bunsuz olmaz... Hatta: komşu ne der... Arkadaş hakir görür...
Ve reklamlar, albeniler... Ve ha bire bitmez doyumsuzluklar…


İlerleme, modernizm, lüks, teknoloji, moda, şölen, savaş, barış, ilaç, sağlık, yiyecek, sömürü birbirine öyle kördüğüm şeklinde sarılmış duruma gelmiş ki çözebilene aşk olsun!!.

Ve, karmaşık yapı: işte böylece bu çağın yiyeceği, vitamini, her şeyi durumuna yükseliyor. Günümüzün teknoloji canavarı bu karmaşizmle besleniyor. Bu: hümanizmi, demokrasiyi, özgürlüğü, modayı, moderniteyi, hatta postmodernizmi, insanî olmayı öyle içine alan oluyor ki, onları birer organı gibi kullanır.

O zaman: yöneten, yönetilen, seçilen, seçen, âlim, lider, şeyh hepsi ister istemez bu karmaşizmin içinde birer yapı taşı olarak kendine ye buluyor. Bu onlarında çok işine geliyor.

Sonra bu içine almanın ardı arkası gelmez olur tabii… Değirmenin buğdayı öğütmesi gibi her dane un olduğundan dolayı mutludur artık. Veya mutluluk budur zanneder.

Bakın bugünkü yaşanan duruma: Hangi önder, hangi âlim, hangi şeyh: samimi olarak ve büyük gayretlerle bu teknoloji canavarını durdurmaya çalışmaktadır? Hangisi bu canavarın esiri durumunda değildir!?.

Bu gidişin içinde insanlık umudu, insanlığın kurtuluşu (bir mucize olmazsa eğer – olacağı da görünmüyor) sıfırdır. Kimse hava atmasın herkes bir boyutuyla gönüllü kölesidir bu karmaşizmin…

İhtiyaç listesi her gün acımasızca katlanarak artmaktadır. İnsan da tenkitsiz onun peşine koşmakta: bir giysi yetmez, beş tane lazım, bir tabak yemek hiç yetmez on lazım, artırıp dökmek lazım… Bir televizyon yetmez tuvalete bile koymak lazım… Diye kendini kandırmaktadır.

Çok masa, çok koltuk, çok telefon, çok bilgisayar lazım lazım, lazım da lazım... Üç araba yetmez beş araba. On gazete yetmez otuz gazete. Yirmi gökdelen yetmez seksen gökdelen. AVM, gazino, mazino, yazlık, kışlık, yaylalık, odalık... Lazım yine lazım…

Çok çok çok fabrika lazım... Köle, işçi lazım... İşçi varsa onların onlarca asalağı vardır... O zaman yüz işçi yetmez daha çoğu lazım. Daha çok işçiye yönetici lazım... O zaman üç yüz milletvekili yetmez altı yüz olması lazım...

O zaman Oooo... O zaman bu kadar asalak nasıl nemalanacak!? Nasıl bedavacı yaşayacak!? Olsun da olsun…

Peki o zaman: sövelim mi sevelim mi!!?.

Bu kadar halkayı, kumpası, yalakayı, asalağı, taklayı, çarkı, tekerleği, balonu, falanı filanı...

Ne yapalım!?. Hadi söyleyin ne yapalım!!?.

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg