Devlet Bahçeli'yi dinlerken...
İbrahim Hakkı Gündoğdu

Devlet Bahçeli'yi dinlerken...

Advert

Devlet Bahçeli’nin grup toplantısındaki konuşmasını dinlerken kendimi mitingde hissettim. Genel seçimlerden daha yeni çıkılmış, konuşulacak ne varsa halka gidilerek alanlarda konuşulmuş, sonunda da halk bir karar vermiş ve yeni bir hükümet kurulmuş. Lakin Sayın Bahçeli anlaşılan o ki hızını alamamış.

Onu dinlerken çok gerilere gittim. Sayın Alparslan Türkeş’in Hükümetler karşısındaki duruşunu bir daha gözden geçirdim. Yeniden anladım ki çok kadim, çok çok saygıdeğer bir duruştu o… Çok gençler hariç herkes hatırlar: yaptığı muhalefet çok yapıcıydı. Her duruşunda, her cümlesinde, hatta her kelimesinde devlet adamlığını hep gösterirdi. Hiçbir zaman kolaycılığa kaçmamıştı. Hele öyle belge olmadan ulu orta suçlamalara hiç girmezdi.

Sayın Demirel’le iyi bir dostluğu vardı. Ona karşı temkinli muhalefet yapardı. O öyle idi de Ecevit’e karşı çok mu sertti? Hayır, hiç de O’na karşı aşırı bir tutum içinde bulunmamıştı. Üstelik o dönem sağ – sol çatışmalarının en yoğun olduğu dönem olmasına rağmen… Hatta herkes iyi bilir ki meclis kilitlenip çalışamaz durumda olduğunda Başbuğ devlet adamlığını göstererek radikal bir kararla CHP’nin meclis başkanı adayını destekleyerek meclisi rahatlatmıştı.

O dönemin meclisi, bakanları, yetkili ve etkili adamları bu dönemden hiç de kötü değildi. Ama Başbuğ’un muhalefeti her ülkücünün tasvip edeceği durumda idi. O yüzden de birlik beraberlik nice kavi saldırılara karşı hiçbir zaman bozulmadı.

Bugün şartların çok değiştiğini sanmıyorum. Araştırmacı tarafım bana diyor ki: bir yerde bir yanlış var. Muhtemeldir ki Sayın Bahçeli’yi danışmanları yanlış yönlendiriyor.

3 Kasım seçim kararından başlayan süreç, Erciyes Kurultayı'na kadar uzanıyor, sonra da bugünlere geliyor. Erciyes Kurultayını ülkücüler tırnaklarıyla, alın terleriyle çok büyütmüşlerdi. Hiçbir şey yapmasalardı da her yıl sadece o kurultayı yapsalardı o sükse onlara yeterdi. Böyle bir ihtişam niçin iptal edilmiştir hala anlamış değilim.

Aynı şekilde, Antalya’daki Türk Kurultayı… O da Türk Dünyasına hatta tüm dünyaya çok güzel mesajlar vermekteydi. Nasıl oldu anlaşılamadı, Türklük bilinci hızla yükselirken o yavaş yavaş söndü gitti.

Şimdi de parti içinden bazı yöneticilerin bunları sorgulaması büyük problem kabul ediyor. Kim konuşuyorsa o dışlanıyor. Bir partinin böyle yapması ona hiç kar getirmemiştir. Hele MHP’ye hiç kar getirmez.

Biz iyi biliyoruz ki: hatasız kul olmaz. Devlet Bahçeli’nin hatalarına rağmen “Devlet Adamlığı” duruşu takdire şayandır. Partide iç dinamiklerin daha sağlıklı kullanılması durumunda çok güzel sonuçlar alınabilecektir. Bundan en çok da ülke kar edecektir.

Bir de partilerde şuna hiç anlam veremem: tüm delegeleri liderin kendisi yapar. Üye seçimine kadar her şeye müdahale edilir… Kongre yapmaya sıra gelende de ondan kaçınılır. İl, ilçe başkanlarını sen atadın. Delegeleri sen tasarladın. Peki korku neden? Sahiden bu korku bana çok anlamsız gelir, değil mi tüm parti genel başkanları!!.

Tüm partilerde parti içi demokrasi ne zaman sağlıklı çalışır işte o zaman ülke rahatlar. Bu fikrimi hiç de yabana atmayın!

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg