Demokrasi çağı ve yapmamız gerekenler
İbrahim Hakkı Gündoğdu

Demokrasi çağı ve yapmamız gerekenler

Advert

Bütün Dünyayı esas alarak söylüyorum:

Demokrasi cağında tüm ‘etkili ve yetkili kişiler’ hep çok iyi yetişmiş insanlardı.

Ama maalesef hepsi bir zulüm çarkının içinde oldu.
İmparatorluk çağında yönetim babadan oğula geçtiği için "kim" şanslarına çıkarsa idi.
Kader denip baş eğme geleneği bundan dolayı bir kültür haline gelmişti.
Arayışlar, yorumlar, tenkitler, isyanlar ve teknoloji ile devir değişimleri bizi nihayet demokrasi çağına taşıdı.
Ancak, seçme ve seçilmede okumuş bilgili, birikimli öncüler halkı iyi yönetme yerine kolayı seçti, onlar da sömürmeyi seçti.

Dünya demokrasi çağında, son yüz elli senede halkını sömürmeyen yönetici olmadı gibi. Halkından oyunu alarak halkını oyuna getiren yöneticiler… Hele üçüncü dünya ülkelerinde bu çok da acımasızca oldu.  
Demokrasi de insanlığı kurtarmada maalesef ilaç olamadı.

Bilgili öncülerin (bir ekip ruhuyla) kendi menfaatlerini gizli kral yapmaktan başka bir işe yaramadı, demokrasi.
En kötüsü de demokrasiyi “Doğu” kendi olamadan hiç tenkitsiz, taklitçi bir kafa ile aldı.
Yorumlamaya çalışanlar da bilinç düzeyleri geri olduğundan çok kötü yorumladı.
Tabii ki “Batı” da “Doğu”yu hiç kendi başına bırakmadı.

Böylece: Doğudaki tahsilli seçilmişler Batı’nın süzme yalakası olmak için birbirleriyle yarışır oldular.
Bu öyle bir noktaya geldi ki: her bir mürekkep yalamış kişi (mecburmuş gibi) bunu bilim için yapmak zorunda kendini hissetti.

Batı bu, boşluk bırakmaz. Batı bir hava gibidir. Tüm bedeni kaplar, yetmez tüm toplumu kaplar. Her anını, her değerini sömürmek içindir tüm plan ve projeler. Tam tamına iliklerine kadar sömürmek gibi bir şey bu…
Tuvalette bile nasıl ‘oturacaksın’a karışır, onun için aksesuarlar üretir. Seni evirir çevirir yönetir. Sadece yönetmez: moda, oda, kota der sömürdükçe sömürür.
 
Böyle bir durumun karşısında olmak ve başarı kazanabilmek için çok üst bir bilinç gerekecektir. Bu üst bilinç önce öncü kuvvetin her kademesinde yer bulacaktır. Sonra toplumu katmanlarıyla sarabilecektir. Yine bu üst bilinç: derin milli değerlerle ve evrensel verilerle donanmış olacaktır.
Batı’nın tahakkümünden kurtuluşun başka çaresi yoktur.

Tabii ki bu çok uzun ve sabırlı bir gayretin, plan ve projenin sonunda varılabilecek bir durumdur. Şu iyi bilinmeli ki: Batı, Doğu toplumlarının bu tip gayretlerini ya baltalamıştır, ya da daha olgunlaşmadan ham ve acı olarak hızlı ve erken toplumun önüne sürerek işe yaramaz bir hale sokmuştur.

Toplumda o acı meyveleri yiyerek kendi öz beninin çağdaş olamayacağı inancına varmış ve böylece Batı karşısında pes eder olmuştur.

Yapılacak olan: siyasallaşmadan, ilim, kültür, tarih, töre, teknoloji, din, dil, mazi ve çağdaşlık kardeşliği ile işe koyulmalı, ortak aklın ürünü olarak topluma yeni anlayışlar sunulmalıdır.

İşte demokrasi ancak burada sağlıklı olarak kendini gösterebilir, her yapılacak olan: hiçbir anlayış dışlanmadan yapılmalı, her düşünen beyinin katkılarıyla iş başarılmalı…  Ancak güzel ve kalıcı sonuçlar böyle doğurabilir.
Sonuç: beyin fırtınasından korkulmamalı. İnsanlarımızın düşünmelerine ve yorumlamalarına ortam hazırlanmalı. Toplumdan kopmadan her şey yapılmalı. Millilikten evrenselliğe bilinçli bir yürüyüş yapılmalı.

Adalet, Sevgi, hak, hukuk, samimiyet, paylaşım, özgür düşünce demokrasinin ilk olmazsa olmazları olmalı…
Ancak böylece Batı’ya rağmen başarırız diye düşünüyorum.

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg