Sularımızı İçiyorlar, Develeri Öldürelim
İbrahim Hakkı Gündoğdu

Sularımızı İçiyorlar, Develeri Öldürelim

Advert

Biz hep “Batı budur işte” dediğimizde mutlaka bir aklı evvel çıkıp kendini hakem olarak görür ve Batı’yı hararetle savunmaya koyulur…
Hadi, bugün de savunun dersek sakın bana: “Avustralya Batı değil ki” demeyin…
Avustralya koca kıta ve halkının etkili yetkilisi ile tüm yöneticileri ile katıksız Batılı… Özellikle de İngiliz…

Avustralya da bugünlerde ne oluyor:
Tam 4 aydır yangınlarla boğuşuyor. Koca kıta cayır cayır yanıyor ve yangın bir türlü söndürülemiyor…
Artık yangın en büyük şehirleri bile tehdit eder duruma geldi.
Maalesef hala yangın kontrol altına bile alınamadı.


Tam 500 milyon hayvan yanarak öldü. 500 milyon da yaralı ve ölümle pençeleşiyor. Bir türlü de yardım yapılamıyor.
Bu kadar yangının, karmaşanın içinde “yaralı 500 milyon hayvana yardım yapılamıyor,” cümlesi yine de masum… Yardım yapılamıyor’un yanında zaten 500 milyon hayvan ayrıca yandı ve öldü. Bir o kadarı da ölüme terkedildi.
Bunca yangın söndürme gayreti yanında onlarla mı uğraşalım, denebilir…
Ne diyelim, üzgün ve çaresiz olarak: Eyvallah!.

Ha!. Asıl önemli konu daha başka…
Bu konu ki, o Batılıların ruh halini tam tamına ortaya koyuyor:
O Batılının egosunu, hırsını, menfaatini, “hep bana rap bana” doyumsuzluğunu ortaya koyuyor…

Ateş bacayı sarmış ve hayvanlar da kaçıp kurtulmaya çalışıyor.
Aç olanlar açlıklarını gidermeye, susuz olanlar su içmeye gayret ediyor.
20 bin Deve de susuzluktan ölmemek için su kaynaklarına koşuyor.
Ne yapsınlar, su varken su içmeyip ölsünler mi?.


Hele: “Ya hu, şu aç gözlü doyumsuz insanların sularını içmeyelim, şuracıkta ölelim” mi desinler…
Onlar dilsiz garip canlılar, konuşamıyorlar ama gözlerinden damlaların düşmesine de engel olamıyorlar…

Şu açgözlü Batı egosu ile dolup taşan Avustralyalılar çok kolay çareler buluyorlar…
Çok kolay, diyorlar…
Ne yapalım?.
“O, 20 bin devenin üstüne bomba atalım, ölsünler, sularımıza ortak olmasınlar…”
Yok, bomba atmayalım, keskin nişancılarla helikopterlerden ağır makinelerle taratalım, öylece sularımıza ortak olmalarını önleyelim.
Nasıl pratik çözüm ama…

 

Tabii o arada orman yangınlarının niçin söndürülemediği de yavaş yavaş ortaya çıkmış oluyor…
Peki, ortaya çıkan ne?.
Yüzyıllarca siz, dünyayı bu kadar acımasızca menfaatlerinize göre kullanır heba ederseniz, bir taraftan, ozon tabakası delinir, bir taraftan güneş yakmaya başlar, bir taraftan sular kurur, yağmurlar yağmaz, doğa söner, ormanlar yanar, hayvanlar da ölünce al sana kıyamet…
İşta bunun bir başka adı: “Çağdaş Nuh Tufanı…” Nuh Tufanı su ile idi bu ateş derseniz…
İşte o su var ya, o su: bin yıllarca hayvanların gözyaşlarından döküle döküle sonunda kor alev oldu…

İsterseniz, Lut demeyelim de “Çağdaş İnsanın” Semut kavminin belasına düştüğünü ifade edelim…
O zaman buna: Hud suresinin 64. Ayeti o kadar mucizevi bir şekilde cuk oturuyor ki…
İşte bizden söylemesi, bakın da ibret almayın…
Avustralya’nın söndürülemeyen boylu boyunca bir kıta yangını var değil mi?. 
Bir de, develerin öldürülme girişimi…

işte, 1400 yıl önceki ayetin bugün çok acı bir şekilde tezahürü de tam burada…
Bakın bizden söylemesi:
Bu demektir ki: Eğer insanlık akıllanmaz ise yarınlarda, hem de yakın yarınlarda çok büyük yangınlar, seller, kasırgalar, depremler, tsunamiler, nice ismi konamayacak felaketler ard arda gelecektir…

İnsanlık bu kadar açgözlü, doyumsuz olursa, egoları bu kadar doğaya zulmederse sonunda tabii ki çok kötü felaketler beklenecektir…

Hadi, mucize ayeti birlikte okuyalım:
Semut kavmine Salih peygamber yalvarırcasına şöyle sesleniyor:
Ey kavmim!. İşte size mucize olarak Allah’ın devesi... Allah’ın arzında yesin, içsin. Ona kötülük dokundurmayın: sonra sizi yakın bir azap yakar. (Hud Suresi 64. Ayet)


İşte Avustralya… İşte söndürülemeyen yangınlar… İşte sularımızı içmesin diye öldürülecek olan 20 bin deve… İşte deve ile ilgili mucizevî ayet…
İşte egosu için insanlığın düştüğü zelil durum…
Gayri gerisini ve insanlığın geleceğini siz düşünün…
 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg