Türkiye'nin altını oymak
İbrahim Hakkı Gündoğdu

Türkiye'nin altını oymak

Advert



Belli ki her şey en ince teferruatına kadar iyice planlanmış ve kurgulanmış:
İş SSCB’nin parçalanma tarihine, 1990’lara kadar iniyor.
Türkiye’nin çevresinde Türkiye’yi ilgilendiren, onu oyalayacak her olay o günlerde gündeme alınmaya başlanmıştı:
1987’de durup dururken bir anda Bulgaristan’da ırkçı olaylar başladı. Türklere zulüm hat safhaya ulaştı. Çareyi Türkiye’ye kaçmada bulanların sayısı beş yüzbinleri aştı.
Bu Türkiye’yi kuşatmanın ilk adımıydı.

İkinci adımına Yunanistan hazırdı: adalar ve kıta sahanlığı meselesi, Batı Trakya Türklerine baskı ile güya Yunanistan bizi kıskaca alacaktı.
O da oyununu oynamaya başladı.
Tabii ki bu da yetmezdi.

Sonra Kıbrıs ile olan meseleler kaşındıkça kaşındı.
Dahası: Filistin bile Türkiye’yi terbiye için kullanıldı.
Biz iyi niyetliyiz ve Müslüman kardeşlerimize sahip çıkarız, düşman bunu bile ayrıntısı ile hesaba katmıştı. 

Bunların her biri o terbiye planı içinde idi de önce: Asala Ermeni örgütü ile bizi epey uğraştırdılar.
Dünyanın neresinde diplomatımız varsa saldırıya uğradı. Bir kısmı şehit edildi.
Sabır bir yere kadardı. Bizim yiğitlerimiz karşı atağa geçince tabii ki pes ettiler.
Başaramayacaklarını anlayınca, Türk teşkilatları da onları yok edince bu kez Ermeni dönmeleriyle PKK’yı oluşturdular. Bu sefer Güney Doğu’da bizi bir bataklığa çekmeğe çalıştılar.

Bunlar bile yetmedi:
Ermenistan’ın Karabağ’ı işgal etmesini sağladılar…
Çeçenistan çatışmalarını başlattılar…
Kırım iltihakını yaptırıp siyasi dengeyi bozma gayretlerinde bulundular…
Bunların her biri ister istemez Türkiye’yi uğraştıracaktı.  
Türkiye tüm mesaisini hilâl gibi sarılmış olduğu bu yakın çevresindeki gelişmelere verecek, başka işlerle uğraşamayacaktı…

Hesaba böyle başlandı.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi daha sonra bunlara Irak ve Suriye iç çatışmaları da eklendi.
Bir de içte belli kurumlara sinmiş bazı ajanların ve örgütlerin de engellemeleriyle bir ara ülke gerçekten çıkmaza düştü. 
Dışta ve içte bu kadar kuşatılmış bir ülkenin iflah olması hiç de mümkün görülmemekteydi.
“Tamam,” demişti emperyalistler, “artık Türkiye’ye diz çöktürebiliriz.”
İşte, o an iş asıl pimi çekmeye kalmıştı.

Öyle de yaptılar:
15 Temmuz kalkışımı bu pimin ta kendisiydi…
Ta kendisiydi de belli ki o Ergenekon’dan çıkış yapan Türk halkını bunlar hiç tanımamıştı.
Ergenekon’u farklı okudular ama ters çıktı.
Tam, Türk bitti dedikleri yerde Çanakkale destanının yazıldığını da bunlar belli ki unutmuşlardı.  

Çok çok yanılmışlardı… Başaramadılar…
Çünkü Türk, o gece destan yazdı.
Bu zalimlerin tüm hesapları boşa çıkmıştı.  
O tarihten sonra içte o azılı örgütlerin kurumlarımızdan temizlenmesi üzerine ülke daha da rahat bir nefes aldı, silkinip ayağa kalktı ve kavi bir mücadeleye başladı.  
“Öldürmeyen, güçlendirir” atasözümüz burada muhteşem tezahür etmişti.  
Kendini bunca tehlikelerden koruyan Türkiye hem güçlenmişti hem de müthiş hareket esnekliği ve tecrübesi kazanmıştı. 

Türkiye bugün, emperyalistlerin o altını oymaya çalışma girişimlerine rağmen hem dimdik ayaktadır hem de aynı güç ve samimiyetle Irak, Suriye ve Libya’dadır…
Gücü yettiği derecesinde tabii ki can Azerbaycan’ın da yanında olacaktır…
Bu Küresel Emperyalistler gücümüzü gördükçe korkuları da artacaktır. Bu yüzden saldırıları da acımasız olacaktır. 

Evet, bundan sonra daha dikkatli olmak zorundayız… Çok çok sorumluluğumuz var…
Görülüyor ki yardım edilecek çok dostlarımız var…
Haydi Türkiye hem gücünü hem adaletini hem insanlığını hem de yardım severliğini tüm dünyaya göster…
 

 

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg