Bir bayramın ardından...
İrfan Elbir

Bir bayramın ardından...

Advert

Bayram yazıları genellikle eski zamanlarda olup bitenlerden güzellemeler yaparak anlatılır ve yeni kuşaklara hoş bir seda gibi aktarılır. Doğru olan da budur zaten. Dini bayramların zorluğundan ve eziyetli tarafından bahsetmek, sevimsiz olayları tekrarlamak işin manevi havasını unutturur, eziyetli bir anlatıya dönüşür.

Meselâ eskiden, kurbanlık hayvanlar bugünkü gibi güçlü kuvvetli değildi. İki üç kişinin omuz vurması ile yere yatırılır, kolayca kesilir ve paylaşım yapılırdı. Şimdi ise durum çok farklı. İri kıyım  tosunları, bırak iki üç kişinin zapt etmesi, etrafında dolanması ve el sürmesi bile adeta mümkün değil.. Tabii ki, bundan dolayıdır ki, hayvanların bağlı olduğu yerden kaçması, kovalamacalar, yakalandığı yerde yere yatırılması, kesilirken oluşan nahoş görüntüler, sosyal medya tarafından sıkça ve çokça paylaşılması, haber değeri olmasa bile müthiş bir alıcı kitlesi oluşturuyor. Bunun üzerinden de art niyetli fırsatçılar müthiş bir algı yaratarak, manzaranın felaket olduğundan ve "şu kurban işine de artık bir çözüm bulunması" noktasında tartışmalı ortamlar yaratıyorlar.

Z kuşağı bir genç, elinde geniş ekranlı akıllı telefonuna bakarak, çok ünlü bir ilahiyatçının kurban bayramı konusundaki mesajını herkesin duyacağı şekilde okuyordu. Şöyle diyordu ünlü ilahiyatçı mesajında;

"Mûmin bir ilâhiyatçı olarak ilan edeyim ki, hunharca hayvan kesmeyi ibadet sanan bir müslüman ile cennete gitmek yerine, öldüğü için ağlayan bir ateistle cehenneme gitmeyi tercih ederim."

Z kuşağı genç, hız kesmeden başka bir ilâhiyatçının mesajını da arkadan ilave ediyordu;

""Bayramda illa hayvan keseceksin diye bir şey yok. Böyle bir dini mecburiyet de yok. Kurbana hayır, bayrama evet"

İşin garibi, etrafındakilerden hiç kimse bu durum karşısında şaşırmadığı gibi söylenenlere de "haklıdır" diyerek destek veriyorlardı. Hatta "şu ilâhiyatçıların kitaplarını okumak lazım, işte günümüzün entellektüel aydın ilâhiyatçı tipi böyle olmalı" diyerek onlara katıldıklarını söylüyorlardı. Bahse konu ilâhiyatçıların sosyal medya hesaplarına şöyle bir baktım,yukarıda yazılanların binlerce beğenisi ve bir o kadar paylaşımı vardı, ağzım açık kaldı.

Bu tartışmayı sosyal medya kullanan herkes fazlası ile görüyor ve takip ediyor, kendince haklı bulduğu safta yerini alıyor zaten. Sosyal medyada herkes her şeyi biliyor...

Benim bu konuda söz edecek, görüş bildirecek ne bilgim, ne de ehliyetim yok. Ama kendimce söyleyecek bir iki kelâmım olacak elbette.

Yanlış bilmiyorsam, kurban ibadeti bütün ilahi dinlerde var olmasına rağmen bu ibadete vahşet ve katliam gözüyle bakanların, hakikaten hangi dinden olduklarını kendilerine sormak çok mu abes bir soru olur acaba?. Sanki belirli merkezlerden, inançlarımızla dalga geçmek, ibadetimizle alay etmek için organize bir çalışma varmış gibi geliyor bana. Çok net ve anlaşılır bir şekilde bugüne kadar gelen güzelim İslam'ı, kafalarda darmadağınık bir hale getirmek için arsızca bir saldırı var sanki..

Sonra dönüp hayata, insanlara ve olup bitenlere bakıyorum kendimce.

Maalesef bozulmamış, dumura uğramamış hiçbir müessesemiz kalmadı bizim.

İçi boşaltılmış, kof, sadece kabuk kısmı kalmış, manevi ruhaniyeti kaybolmuş bayramlarımız var artık. Hazzını hevesini bulabilir miyiz diye hayalini kurduğumuz bayramlarımızı ise bekliyoruz hasretle. Etin kilosunun, hayvanın kıymetinin, kavurmanın yağının tartışma konusu olduğu bir bayram nasıl olabilirse öyle oldu bizim bayram bu sene..

Hassasiyetle, kıymet vererek beklediğimiz bu özel günler yok oluyor yavaş yavaş..

Bak, salgın hastalıklar nasıl da birbirimize dokunmayı yasak etti bize,..

Dokunmayı bilmeyen bir elin, öneme haiz başka nasıl bir vazifesi olabilir ki?

Anlatmayı bilmeyen bir dil, anlamaya gayret etmeyen bir anlayış nasıl da geldi girdi içimize hiç hissettirmeden bilen, gören var mı?

Darmadağınık olduk, farkında mıyız?

Sevgi dilini kullanmayı önemsemeyen, yürekten konuşmayı bilmeyen, kaba, nobran insanlarla doldu dünya..

Yalan dünya...

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg