Üniversiteye bakışımız ve işsizlik

Üniversitelerin “memur yetiştirir” anlayışı Osmanlıdan itibaren başlayarak ve bugün toplumda hala geçerliliğini devam ettiren bir kabule dönmüştür. Oysa kamunun ihtiyacı olan elemanların yetiştirilmesi üniversitelerin görevlerinden yalnızca biri. Üniversiteler bilgiyi arayan kurumlardır. Yeni olanın peşinde koşmalıdır. Bu özelliği onu tüm diğer kurumlardan ayırır ve gerçek değeri de buradan gelir.

Üniversiteye bakışımız ve işsizlik
Üniversiteye bakışımız ve işsizlik Yonetici
Advert

Genel kabule göre Ortadoğu ve Avrupa coğrafyası düşünüldüğünde Platon’un akademisi (M.Ö.385) ve Aristo’nun Lyceum’u (M.Ö. 335) ilk yükseköğretim kurumları kabul edilir. Abbasi halifelerinden Me’mun’un (M.S. 813-833) Bağdat’ta açtığı Dar’ül Hikme islam dünyasının ilk yükseköğretim kurumu olarak anılır. Nizamiye Medreselerinin (M.S. 1067) üniversite düzeyinde ilk eğitim kurumu olduğu konusunda görüş ağır basar. Avrupa’daki ilk üniversite ise Nizamiye Medreselerinin kuruluşundan 11 yıl sonra oluşturulan Bologna üniversitesidir. Ortaçağda kiliselere bağlı Bolongna, Oxford ve Cambridge gibi üniversiteler gelişerek bugünkü modern üniversitelere dönüşmüştür. Bu durum medreseler için mümkün olamamıştır.  

Ülkemizde en uzun geçmişi olan üniversite İTÜ olup, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1773’te açılan ve devlete alanı ile ilgili eleman yetiştirmeyi amaçlayan Mühendishane-i Bahri-i Hümayun’a dayanır. Böylece üniversitelerin “memur yetiştirir” anlayışı Osmanlıdan itibaren başlayarak ve bugün toplumda hala geçerliliğini devam ettiren bir kabule dönmüştür. Oysa kamunun ihtiyacı olan elemanların yetiştirilmesi üniversitelerin görevlerinden yalnızca biri. Üniversiteler bilgiyi arayan kurumlardır. Yeni olanın peşinde koşmalıdır. Bu özelliği onu tüm diğer kurumlardan ayırır ve gerçek değeri de buradan gelir. Dünyadaki başarılı üniversitelerin bilim, teknoloji ve toplumsal hizmetler konusundaki başarı dolu ünleri yeniliğin peşinde koşmalarından köken alır. 

Bugün ülkemizde üniversite öğrencilerine “Niçin üniversite okuyorsunuz?” diye sorduğumuzda “Merak ettiğim şeyler var, keşfedilmemişlerin peşinden koşmak istiyorum, üniversite bana araştırmacı bir ruh kazandırdığı için üniversiteye devam ediyorum” şeklinde  cevap verenlerin neredeyse hiç olmadığını göreceğiz. Çoğunluğunun düşüncesinde memur olmak için üniversiteyi bitirmesi gerektiğini biliyoruz. Benzer soruları öğretim üyelerine sorduğumuzda da üniversitenin farklıyı arayan ve bulduğu farklılığı bilimin ve toplumun refahına dönüştüren kurumlar olduğunu söyleyenlerin de sayısı az olacaktır. 

Velhasıl ülkemizde üniversite mesleğe eleman yetiştirmeye evrilen bir kurum olarak düşünüldüğü için bütün fonksiyonları ve ondan beklentiler buna göre şekillenmektedir. Böyle olunca yenilikçilik çabaları kurumsal nitelikten ziyade gayretli birkaç akademisyenin üzerine kalmaktadır. Bu akademisyenlerin de etkilerinin sınırlı kalması üniversitelerimizin toplum ve insanlığın sorunlarına yönelik katkıları da devede kulak bile olamayacaktır. 

"Yeniyi arayan” üniversite anlayışında yetişen donanımlı elemanlar dünyanın her yerinde iş bulur. Aksi durumda, üniversite mezunlarının çalışma seçenekleri sadece ülkemiz sınırları içine sıkışıp kalır. Üniversiteden mezun olanların sayı ve niteliğine baktığımızda bütün mezunlara iş bulma imkanı olmadığı için üniversiteler yeniliği keşfetmekten ziyade işsiz üreten kurumlara dönüşmüştür. Üniversitelerin gerçek görevleri üzerine düşünüp buna göre bir yol haritasını hayata geçirmek üniversitelerimizin hem ülkemizde hem de dünyada etkinliğini artıracak, çocuklarımız üniversiteleri sırf memur olmak için değil  araştırmacı yönlerini geliştirmek için de tercih edeceklerdir. Sırf meslek erbabı yetiştirme anlayışı üniversiteleri sıradanlaşır, birbirine benzeştirir, zaman içinde tüm fonksiyonlarını yitirmesine neden olur. Yitirdiğinde ülkemiz ve geleceğimiz kaybeder. 

 

Platon Aristo Dar'ül Hikme Nizamiye Medreseleri İtü Prof. Dr. Ali Kandemir
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg