Eğitimlilerin işsizliği üzerine

Ülkemizde eğitimlilerin işsizliğinin kanaatimce en önemli nedeni, toplumsal anlayışımızdan kaynaklı eğitimlilere yüklediğimiz misyondur. Toplum, üzerine hayvan pisliği bulaşmış veterineri, inşaat harcı bulaşmış inşaat mühendisini, öğrenciyle arkadaş olmuş veya dağların ardında öğretmenlik yapmaya hevesli bir öğretmeni, buğdayın kılçığı elbisesine bulaşmış ve güneş altında kavruk ciltli ziraat mühendisini, elbisesi kirlenmiş bir memuru, ayakkabısını taş kesmiş bir jeoloğu, önlüğünü asidin yaktığı bir kimyageri, eline yağ bulaşmış makine, kömürün karası yüzüne çıkmış maden mühendisini istemiyor.

Eğitimlilerin işsizliği üzerine
Eğitimlilerin işsizliği üzerine Yonetici
Advert

Sevgili okuyucularım teknik konulara girmeden ve sizleri detaylara boğmadan ülkemizde üniversite eğitimi almış bireylerin işsizliği üzerine bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Eğitimliler arasında işsizliğin yaygın olmasının birçok nedeni var. Genelinin aldıkları eğitimin kendilerine hem ülkemizde hem de yurt dışında çalışabilecek gerekli beceriyi kazandıramaması, mevcut iş alanlarının büyük oranda nitelikli iş gücüne ihtiyaç duymaması, zaman içinde yeterli ihtiyaç analizi ve gelecek projeksiyonu yapılmadan sürekli benzer bölümlerin açılması, ülkemizde üniversitelerin düşünce ve yenilik üretmenin peşinde koşan kurumlardan daha ziyade yönetim ve halk katında rutine talip memurlar yetiştiren kuruluşlar olarak algılanması bu nedenlerden sadece bir kaçı.  Bunların bir kısmını daha önceki yazılarımda işlemeye çalışmıştım. Bu yazımda ise eğitimli işsizliğinin nedenlerine ilişkin farklı birkaç konudaki düşüncelerimi sizlere aktaracağım.

Ülkemizde faaliyet gösteren çoğu firma veya kuruluş iştigal ettiği alanla ilgili yeterli eleman çalıştırmaya yanaşmıyor. Örneğin tüm varlık sebebi doğadan hammadde alıp işlemek üzerine kurulu olan pek az firma biyolog, çevre veya orman mühendisi çalıştırmakta. İnşaat şirketleri, boya fabrikaları, yoğun kirli atık üreten işletmeler yürüttükleri faaliyetlerin çevreye etkilerini analiz edecek kimyager, ekolog veya biyolog istihdam etmekten kaçınıyor. Bırakın doğal yaşama ilişkin detaylı projeleri ülkemizin sahip olduğu nadir bitki ve hayvan çeşitliliğini izlemek için bile yüzlerce biyolog ve orman mühendisine ihtiyaç var.

Üretim odaklı firmaların çoğunun ar-ge birimleri ya yok ya da işlevsiz. Ar-ge yatırımları kısa vadede kayıp olarak değerlendirildiği için firmalar buna ihtiyaç duymuyor. Hal böyle olunca birçok eğitimli iş imkanından yoksun kalıyor. İşler, başkasının ürettiği ürünleri alıp satmak veya başkasının geliştirdiği teknolojileri kullanarak maliyetli üretim yapmak şeklinde devam edip gidiyor.

Eğitim kurumlarında derslerin çoğu dört duvar arasında öğretici ve öğretmen arasında sözlerin gidip geldiği diyalogların ötesine geçemiyor. Çocuklara beceri kazandıracak uygulamaları istese de öğretmen tek başına yapamaz. Öğretmenlere uygulamada yardımcı olacak eğitim yardımcılarına ihtiyaç var. Milli eğitim sistemimiz içinde böyle bir kadro olmadığı için eğitim fakültelerinden mezunların çoğu işsiz kalıyor.

Eğitimli işsizliğinin diğer bir nedeni de; kamu kurumlarında kısmen de özel firmalarda çalışanların verimlilik sorunudur. Az sayıda fedakârca çalışan personeli bir kenara bıraktığımızda, çoğu eğitimli personelin verimliliği çok düşük seviyelerdedir. Mezun olduğu alanla ilgili günlerce, haftalarca ve aylarca dişe dokunur bir eylemde bulunmadan çalışma hayatını sürdüren binler var. Bu koşullar altında kamu veya özel müteşebbis verimsizler kadrosuna yeni elemanları haklı olarak dâhil etmek istememektedir. Kurumların verimlilik sorunu çözülmeden eğitimlilerin işsizlik problemlerini çözmek mümkün değildir. Bir taraftan verimsizlik, bir taraftan birçok işin yetersiz sayıda elemanla yürütülüyor olması, depremde sağlıksız yapı, eğitimde düşük kalite, sağlıkta hasta bireyler, tarımda üretim ve kalite azlığı, yaşam ortamında kalitesiz hava, su ve toprak olarak karşımıza çıkıyor. Bu olumsuzlukların gizli maliyeti daha az sayıda personel çalıştırmakla elde ettiğimizi düşündüğümüz tasarrufun kat be kat daha fazlası olmalı.

Ülkemizde eğitimlilerin işsizliğinin kanaatimce en önemli nedeni, toplumsal anlayışımızdan kaynaklı eğitimlilere yüklediğimiz misyondur. Toplum, üzerine hayvan pisliği bulaşmış veterineri, inşaat harcı bulaşmış inşaat mühendisini, öğrenciyle arkadaş olmuş veya dağların ardında öğretmenlik yapmaya hevesli bir öğretmeni, buğdayın kılçığı elbisesine bulaşmış ve güneş altında kavruk ciltli ziraat mühendisini, elbisesi kirlenmiş bir memuru, ayakkabısını taş kesmiş bir jeoloğu, önlüğünü asidin yaktığı bir kimyageri, eline yağ bulaşmış makine, kömürün karası yüzüne çıkmış maden mühendisini istemiyor. Bu koşullar altında birçok eğitimli kendi işini kurmaya, risk almaya, fırsatları değerlendirmeye yanaşmıyor. Toplum gözünde eğitimli insan, yönetmeye, sakin bir yaşama, yoğun olmayan işlere ve düzgün döşenmiş ofislere layıktır. Bu şansa sahip olacakları yegâne yer ise kamu kamu kurumlarıdır.  Kamunun da çalıştırabileceği personel sayısı zaten belli.

Diğer taraftan üniversite mezunlarımızın kaçının yurt dışında çalışma şansı buldukları eğitimlilerimizi ne kadar eğitebildiğimizi de bize gösterecektir. Bu konudaki veriler, ülkemizde istihdama katılan eğitimlilerin verimsizlik sorununun asıl nedenini de gözler önüne serecektir.

Ülkede istihdamın değerlendirmesini sadece işsizliğin ne kadar atrtığını veya azaldığını sayılarla belirleyerek ölçemeyiz. İş imkanı bulanların ne kadarı iyi yetişmiş? İş bulma koşulları fırsat eşitliği sağlayıp, iyi yetişmişleri seçemiyorsa karşımıza “yetenek israfı” gibi üzerinde çokça düşünülmesi gereken başka bir sorun daha çıkıyor.

 

 

Prof. Dr. Ali Kandemir Eğitimlilerin işsizliği üzerine Eğitim işsizlik Ar-ge
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg