Evlât acısı, kuyruk acısı...

Trabzonspor camiası kaç kez bütün Türkiye’nin gözleri önünde yeşil çimlere yatırılıp boğazlanarak kurban edilmiştir, (hadi bizim yüreklerimiz nasır bağladı) kaç tane çocuğun gözyaşı vardır, bilen var mı? Bordo-mavili tabutu hatırlatmaya gerek var mı?

Evlât acısı, kuyruk acısı...
Evlât acısı, kuyruk acısı... Yonetici
Advert

Kin ve nefret, kötü ve zararlı duygulardır. Beslenenden çok besleyene zarar verirler. İlk bakışta insana güç verdikleri, mücadele gücünü zinde tuttukları vs. sanılır ama işin aslı öyle değildir. Ara sıra değindiğim gibi, Anadolu Moğol İstilası’nı Mevlana ve Yunus’tan beslenen sevgi ve hoşgörü merkezli akımlarla savuşturmayı başarmıştır.

Ancak gel gelelim bu durum, zulme maruz kalmışların zulmü unutmaları ve onaylamaları, zalime teslim olmaları gerektiği anlamına gelmez.

Bu tuhaf girizgâhı yapmamızın sebebi, Fenerbahçe’nin geçen hafta Avrupa’da elde ettiği başarı karşısında gösterilen tepkilerin geçmiş dönemlere göre farklılaştığını gözlemlemiş olmamızdır. F.Bahçe adı Trabzonsporlu için neredeyse bütün olumsuz kavram, duygu ve düşünceleri ihtiva eder. Yakın ve uzak geçmişte yaşanmış bir sürü tatsız hadise bu sosyo-psikolojik iklimin altyapısını oluşturmuştur. Yani durup dururken bu noktaya gelinmemiştir ve bu halet-i ruhiye basit bir kıskançlık, çekememezlik hadisesi değildir.

Her alanda olduğu gibi futbolda da rakibiniz bir başarı elde etmişse sergileyeceğiniz en doğru davranış tarzı takdir etmektir. Etmezseniz bunun da zararı önce size dokunur, kin ve nefret beslemekte olduğu gibi. Fakat unutulmaması lazım gelen bir nokta vardır ki, o da F.Bahçe’nin bu konuma gelirken hangi strateji ve politikaları izlediği, kimleri dirsek atıp, çelmeleyip ipi göğüslediğidir. Bu başarı hikâyesinde Trabzonspor camiası kaç kez bütün Türkiye’nin gözleri önünde yeşil çimlere yatırılıp boğazlanarak kurban edilmiştir, (hadi bizim yüreklerimiz nasır bağladı) kaç tane çocuğun gözyaşı vardır, bilen var mı? Bordo-mavili tabutu hatırlatmaya gerek var mı?

Yazının başındaki kin ve nefret dersini unutmuş değiliz, müsterih olunuz. “Dostuna yakın ol, düşmanına daha yakın” düsturunu da pek fazla kimse bilmese bile biz aklımızdan çıkarmıyoruz. Fakat işgal ile fetih birbirinden çok farklı kavramlardır. İşgal bir şekilde savuşturulur, çünkü bir direniş ruhu ve bilinci vardır. Fetihte ise bir hüsnü kabul söz konusudur. Sadece topraklarınıza, limanlarınıza, tersanelerinize değil, kalbiniz ve ruhunuza da girerler ve siz de artık onları oradan çıkarmak dahi istemezsiniz. Başından beri söylemek istediğimiz de işte budur. Nefret etmeyelim, kin beslemeyelim, abuk subuk mücadele yöntemlerini aklımıza bile getirmeyelim. Fakat ne yapıp edelim, ruhumuz ve kalbimizi fetihlerden koruyalım. Gerisi kolaydır, hiç merak etmeyin. Karanlık gecelerin elbet sabahı gelir.

Başlığın yazıyla ilgisini kuramayanlar herhalde malûm hikâyeyi bilmeyenlerdir. Onlar da bir zahmet ya büyüklerine sorsunlar ya da internetten araştırsınlar. O zaman mutlaka meseleyi kavrayacaklardır.

Selam ve muhabbetle…

*****

Yukarıdaki yazı tarafımızdan kaleme alınmış ve11 Mart 2008 tarihinde, yani malum 2011 sezonundan üç yıl önce günebakış gazetesindeki köşemizde yayınlanmıştır. Trabzon’da Trabzonspor ve Fenerbahçe taraftar gruplarının temsilcilerinin bir araya gelip dostluk yemeği yiyecekleri haberi gündeme gelince yeniden hatırlatmak istedik. Okuduğunuz için teşekkürler.

 

Trabzonspor Fenerbahçe Evlat acısı kuyruk acısı 3 Temmuz 2011 sezonu
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg