Kadırga krizi üzerine…
Advert

Kadırga krizi üzerine…

Kadırga coğrafi bir tanımlama değildir. Yani bir toprak parçasının adı değildir. Kadırga bir kültürün, yaşam biçiminin adıdır. Bu kültür hâlihazırda Trabzon, Gümüşhane ve Giresun topraklarında kalan insanların ortak değeridir.

GÜNCEL - 2021-05-24 12:32:00

Geçtiğimiz günlerde Maçka Belediye Başkanı Koray Koçhan’ın kişisel sosyal medya hesaplarında “Kadırga Yaylası Trabzon’un” şeklindeki paylaşımı başta Özkürtün Beldesi ve Kürtün ilçesi belediye başkanları olmak üzere Gümüşhaneli siyasetçi ve STK yetkililerinin tepkisine neden oldu. Facebook’ta önüme düşen paylaşımında Özkürtün Belediye Başkanı Yakup Turgut bir takım teknik ve yasal ayrıntılar vererek Kadırga yaylasının Gümüşhane’ye ait olduğunu sloganvari ifadelerle cümle âleme ilan etti.  

Krizin çıkış anı elbette Koray Koçhan’ın söz konusu tutumudur ve çok yanlış bir hamledir. Gümüşhane tarafı ise bence aşırı bir tepki vermiştir. Yakup Turgut’un yazılı mesajının sonunda yer alan“Kadırga Gümüşhane’nindir. Gümüşhane’nin kalacaktır” cümlesi özellikle dikkatimi çekti.

Bu kriz üzerine iki çift lafımız var. Sırayla gitmeye çalışalım:

Birincisi, Cumhuriyet rejimine kadar olan dönemde (Bu Kadırga kültürünün doğup, büyüdüğü ve yaşadığı birkaç yüzyıla tekabül ediyor) Doğu Karadeniz bölgesinin adı Trabzon’du. Cumhuriyet’le birlikte vilayet sistemine geçilince bölgede çok sayıda vilayet kuruldu. Asırlardır Trabzon sınırları içinde bulunan Kadırga yaylası da bugünkü Trabzon ve Gümüşhane vilayetlerinin sınırlarına bölündü. Yani yaylanın bir kısmı Trabzon, diğer kısmı Gümüşhane sınırları içinde kaldı. Bunun bir probleme sebep olacağı ya düşünülmedi ya da problem çıksın diye bilinçli olarak böyle yapıldı. Hangisi olduğunu bilmemiz mümkün değil.

İkincisi, Gümüşhane’nin Torul ve Kürtün ilçeleri kültürel olarak Trabzon’un kendisine komşu ilçeleriyle birebir aynıdır. Torul Maçka ve Tonya, Kürtün de Şalpazarı ile birbirinin devamı olan kültürleri paylaşırlar. Vilayet sistemine geçilince bu yerleşim birimleri ve kültürlerinin bir kısmı Trabzon tarafında, bir kısmı Gümüşhane tarafında kalmıştır. Siyasi ve idari sistemin kararları bu gerçeği değiştirmez.

Üçüncüsü, tam da ikinci maddeyle ilişkili olarak Sayın Yakup Turgut’un “Kadırga Gümüşhane’nindir. Gümüşhane’nin kalacaktır” ifadesi fena halde boşlukta durmaktadır. Özkürtün ya da Kürtün deseydi bir anlamı olabilirdi ama yüz yıl önce o isimde bir vilayet yokken de Gümüşhane’nin miydi Kadırga? Vilayet sistemini münasip gören siyasi ve idari otorite yarın yine münasip gördüğü takdirde Kürtün’ü Trabzon’a bağlarsa nasıl olacaktır bu işler?

Dördüncüsü, belki de en önemlisi; Kadırga esasında coğrafi bir tanımlama değildir. Yani bir toprak parçasının adı değildir. Nedir o zaman? Değerli sanatçımız, sevgili ağabeyimiz İbrahim Can’ın sosyal medyadaki yorumunu aynen alalım:

“Kadırga yaylası yörede yaşamın başladığı antik çağdan beri vardır. Üreticilerin ürününü pazarladığı, temmuzun üçüncü haftasının cuma günü bunu şükür ve şenliklerle kutladığı coğrafi alandır. BİRLEŞKEDİR. İl, ilçe değil, DAVUL, ZURNA, HORON, KEMENÇE’dir. Sınırlar, karayolları ve kültürel olarak ayrılır. Kim oraya gitmek istiyorsa ona aittir”

Katılıyoruz. Kadırga bir kültürün, yaşam biçiminin adıdır. Bu kültür hâlihazırda Trabzon, Gümüşhane ve Giresun topraklarında kalan insanların ortak değeridir. Mesela Şalpazarı’nın Kadırga’da toprağı yoktur. Ancak konuya birazcık dahi vakıf olanlar da takdir edeceklerdir ki Şalpazarılılar gitmese Kadırga çok eksik kalır. Hâttâ birçoklarına göre Kadırga olmaktan çıkar.

Siyasi ve idari sınırları değiştirmek devletin kararıdır. Sivil vatandaşın böyle bir yetkisi bulunmamaktadır. Ancak yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi buna gerek de yoktur. Yine de yetki ve sorumluluk alanında problem çıkarsa ve çıkması muhtemelse, o zaman Şalpazarılı duayen dernek başkanı Erol Yanık’ın çözüm önerisi herhalde en makul ve mantıklı olanıdır. Tecrübeli başkan her daim savunduğu görüşü birkaç yıl önce kendisiyle yaptığımız bir röportajda da dile getirmiş ve Kadırga’nın turizm alanı ilan edilerek doğrudan Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanmasını, bütün yetki ve sorumluluğun bakanlık uhdesinde olmasının en uygun çözüm olacağını söylemişti. Bizce de uygundur.

Toparlayalım. Kadırga için birilerinin “Bizimdir” demesi, arkasından ne kadar pozitif ifadeler kullanılırsa kullanılsın aynı zamanda zımnen “Bize ait olduğuna göre istemesem seni buraya sokmam” anlamına gelir ve hiç hoş değildir. Ne Trabzon ne de Gümüşhane tarafında kimse bu ifadeyi kullanmamalıdır. Devletin tasarrufuyla farklı vilayetlerde yaşıyor olmamız bizleri farklı toplumlar yapmaz. Mesela ben Şalpazarılıyım ve Kürtün ile birebir aynı kültüre mensubum. Konuşma, yeme içme, kemençe, horon. Kültür adına aklınıza ne gelirse… Vilayet sistemiyle ayrı vilayetlere düşmüş olmamız bizi farklı dünyaların insanı yapmaz. Yarın değişebilir bu sınırlar. Kültür aynı kalır ve insanların aidiyet gerekçelerini asla unutmamaları gerekir. Aksi takdirde o sınırlar eğer maksatlı çizildiyse tam da o maksada hizmet edilmiş olunur.

 

DİĞER HABERLER