Aşka Yağan Şairler
Erkan Ergül

Aşka Yağan Şairler

Advert

 

Tomris Uyar’ın 74 ncü doğum günü anısına.


Doğduğum tarihe denk gelen günde O, “yeter ki yüreğimin dibinde yatan o keskin, o acıtıcı buzul yüzeye çıksın” diyerek aramızdan ayrıldı. Oysa cümlelerinden yaptığı uçan halı ile okuru, duygu dünyasına masalsı bir yolculuğa çıkarıyordu. Zorlandığı çevirilerde Türkçem yıkanıyor diyordu. Şimdiyse O'ndan geriye, gökyüzünde bıraktığı gri bir boşluk kaldı.
 
Onun elinde tuttuğu sihirli kalem sadece okuru değil, dönemin şairlerini de dizelerden yaptıkları lokomotif ile yolculuğa çıkarıyordu. Tek fark ise, O kendi dünyasına, şairler ise O'nun yüreğine seyahat ediyordu.

İlk aşk ve kötü bir yazgı...

Tomris'in ilk eşi Ülkü Tamer'dir. Ülkü ve Tomris Tamer çiftinin bu evliliğin ilk yıllarında bir kızı olur ve ismini Ekin koyarlar. Ama Ekin, ne yazık ki erken sararır. Bu beklenmedik ölüm, o “acıtıcı buzulu” yüzeye çıkardığı gibi, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının da habercisiydi.

Ülkü-Tomris ilişkisi, çocuklarının ölümü nedeniyle sarsılır ve sonu ayrılığa varan kopuş başlar.

O dönemlerde, dergilerdeki yazılarının altına R.Tomris diye imza atan Tomris Tamer; “R” harfini hayatından atacak, bir iddia sonucu soyadında ki “Y” harfini kaybeden Cemal Süreya ile karşılaşacaktır.

İkisi de evlidirler o dönem. Aşk; üç harf. Onlar ise hayatlarından attıkları harflere inat, bu duyguyu yaşamaya karar vererek, Tomris Uyar yelkenlerini yeni öyküler ile Cemal Süreya ise yeni dizeler ile şişirir. Cemal Süreya şöyle seslenir Tomris'e;
 
Daha nen olayım isterdin 
Onursuzunum senin! 

Cemal Süreya’nın bu feryadına, Tomris Uyar’dan karşılık şöyle gelir; “Şahsiyet Rötarı”…
 
“Her akşam işten çıkıp vakit kaybetmeden eve dönen Cemal Süreya’nın eski arkadaşlarını da ihmal ettiğini düşünen Tomris; ‘Biraz gez dolaş, arkadaşlarınla falan buluş’ der. Ertesi gün geç gelir eve Cemal Süreya, daha ertesi gün de, hep geç gelmeye başlar. Bu geç gelişlerden canı sıkılan Tomris, örtü silkelemek için pencereyi açtığında büyük şaşkınlık yaşar. Çünkü apartmanın girişinde oturan Cemal’i görür ve gerçek ortaya çıkar. Her akşam iş çıkışı eve geliyor ama merdivenlerde oturup “gecikiyordu” Cemal Süreya”… 

Louis Aragon“Mutlu Aşk Yoktur”  şiirinde;

“İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman 
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini” 

diyordu. Ayrılık o kadar yakındır ki onlar için, uzatsalar ellerini kapı tokmağı avuçlarında kaybolabilirdi. Ve kapıyı ikisi de arkalarından kapattığında, geriye Cemal Süreya’dan aşağıda ki dizeler kalır.
 
Ay ışığında oturduk  
Bileğinden öptüm seni 
Sonra ayakta öptüm 
Dudağından öptüm seni 
Kapı aralığında öptüm 
Soluğundan öptüm seni
 
 
Bu ayrılığa dair yıllar sonra sorulan soruya Tomris Uyar şöyle cevap verir; 
 
“Beni bıraktı ama rahat edemedi. Ona göre bana sahip olunamazdı. ‘Senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikâyen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim; benim ağzımdan kimse duymayacak’ dedi ve doğrusu hiç yazmadı.”

Artık ayrı yönlere atılan birer oktular. Çok geçmeden Cemal Süreya’nın oku Zuhal Tekkanat’a, Tomris’inki ise Turgut Uyar’a saplanır.

“Kendisini tanıdığımda ben evliydim, o da evliydi. Ankara’da tanıştık, Sanatseverler Derneği’nde -hiç unutmuyorum-… O bana herhalde bir arkadaşıyla, yani Ülkü Tamer’le evli ve edebiyata düşkün genç bir kız olarak ilgi gösterdi ama çok sıradan bir ilgi gösterdi. Ben de onun, sandığımdan çok daha -nasıl söylesem- daha derin demeyeyim de, daha keşfedilmeye değer bir insan olduğunu düşündüm.”

Tomris Uyar ile gerçek anlamda tanışmaları ve aralarındaki ilişkinin nasıl başladığına dair ana fikir ise yine Tomris'in başladığına dair ana fikir ise, Tomris’in şu satırlarında gizli;

“1966 yılında ben zaten Cemal Süreya’dan ayrılmak üzereydim. O da eşinden ayrılmıştı. İstanbul’a gelmişti çocuklarıyla. Burada tanıştık. Asıl tanışmamız herhalde o, çünkü o zaman daha bir yakın oturup konuşma fırsatını bulduk ve mektuplaşmaya başladık. Bu mektuplar önce sadece şiir üzerine mektuplardı.”

Yedi yıldır dizelere suskun olan Turgut Uyar, Tomris ile tanıştıktan sonra yeniden dize(ye) gelir.

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi 
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor

Tomris’in en uzun soluklu aşkı Turgut Uyar olur. “güzel insanların ille de zekadan ve duyarlılıktan yana fukara olacağı görüşünü asla benimsemediğim için ona ön yargısız yaklaşabildim” diyerek bir bakıma Turgut Uyar’da bulduğu derinliği de özetliyordu. Tomris Uyar, Turgut Uyar ile yaptığı ikinci evliliği için ise “kanun hükmünde kararnamelerle ansızın bozmuştum” diyecekti, bir röportajında.

“Turgut Uyar’ın yakışıklılığı doğuştandı” diye sevdiği Turgut, ondan önce veda eder Tomris’ine. Ve ardından şunları yazar Tomris Uyar;

"sen uyuyordun, bilemezsin. kaç sigara içiyorum üst üste, kaç eski gazete okuyorum ilânlarına kadar. her sabah kaç bin güçlükle alışıyorum önümdeki güne, getireceklerine."

Buraya kadar, Tomris Uyar’ın hayatına giren üç şairden söz etmeye çalıştım. Oysa, bu üç şair arasında olmayan ve Tomris Uyar’ın gözlerine bakıp, içinde yüzemeyen bir şairimiz daha var.

Edip Cansever… 
 
“Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı” 

Ona karşı beslediği hisleri ise dizelerden mektup yaparak gönderir Tomris Uyar’a, her doğum gününde, isterse yayımlayabileceği notuyla.
 
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç 
Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de 
Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle  
ve yaraşırsa ancak monet’nin
kadınlarına yaraşan giysilerinle
gördüm de
ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

“Apaçık sevgiyi Edip Cansever tattırdı bana. Her doğum günümde tek kopya olarak yazılmış, istersem yayımlayabileceğim izniyle armağan edilmiş şiirleriyle yaşamımda ve yazımda sırdaşım, esin kaynağım oldu. Tek ihaneti ise, ölmesiydi.”

Tomris Uyar’ın hayatında Edip Cansever’in yeri hep ayrı olmuştu; 

''Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. Bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana.” 

Edip Cansever, bir başka doğum gününde de şöyle seslenir Tomris’e.

Görseydi içinin olmadığını
Çekip onca çelenkten bir sap karanfili
Koymak ister miydi hiç
Bu ikindi vaktinin hırçın vazosuna.

Bugün ise dillere pelesenk olan, Edip Cansever’in bir peçeteye yazdığı şu dizeler halâ dilden dile dolaşmaktadır. 

Tomris Rakıyı çok severdi,
Bense Onu.

Bunca sevilen kadının şu satırları ise, neden bu kadar sevildiğinin de nedeni bence;

“Manasız bir aşk dünyanın en güzel şeyidir ama sevdiğin için şarkı söylemezsin, şiir yazmazsın, roman yazmazsın. Sorarlar hep, sizin için yazılmış bir şiir var mı? Var… Edip’in var, Turgut’un var, Cemal’in var. Ama bu onların aşkı düşünmelerini gösterir, beni düşünmelerini göstermez. İnsanların aşkı düşünüşleri vardır ve o düşünce bazen bir objeye rastlar. O karşılaşmayla içgüdü olarak başka türlü görünür ama içeride aşk aynı aşktır.”

Bir kadın, dört şair. Tomris Uyar, bugün bile halâ Türk Edebiyatının öykü kraliçesidir. Magazin haberlerinin prim yaptığı günümüzde ise edebiyata yaptığı katkılardan ziyade, hep aşkları ile gündeme gelmesi, tam da bize yakışır cinsten olsa gerek. Elbette ki, bu şekilde anılması O'nda da derin yaralar oluşturmuştur.

“Kendime bir ilham periliği vehmedecek kadar komik bir ansan değilim tabi. Kendimi de o kadar beğenmem. Yalnız şöyle bir şey var; düşünen ve sorgulayan bir insanım. Bu sözünü etiğiniz kişiler de kendi yaptığı işleri sorgulayan, düşünen, tartışmayı seven kişilerdi. Herhalde asıl çekici yanım buydu benim. Tartışırdım. Bir de çok açık sözlü olmam etkili olmuştur sanıyorum. Konuyu anlamam ve disiplinli olmam”

Bir aşka yağan şairler.

Şairin silahı, dizeden yaptığı ok’tur. Ve, pulsuz gönderir adrese…
 
Şimdi gemiler geçer uzaklardan
Gönlüm güvertede sereserpedir.
Işıklı geceler, saz sesleri, peynir ekmek
Ne biletim ne param ne dostum var
Pır pır eder yüreğim bakındıkça.
 -uyan turgut'um, garibim, uyan 
bura Terme'dir.
 
 
dizeleriyle Turgut Uyar'a seslenen Tomris Uyar, 1971 yılında başladığı öykü serüvenini, son kitabı olan “Güzel Yazı Defteri”ni yayımlayarak sonlandırır. Bizleri, yaşamı boyunca yayımladığı onbir kitap ile duygu serüveninin içine alırken, kendisi derinliğine sevdiği Turgut Uyar ile yarım kalmış bir serüveni tamamlamaya gider.

Erkan ERGÜL
Twitter: @Kutoz_

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg