Santa... Orada Bir Yerde Belki de Ulaşılmaz Dağların Ardında
Zafer Duran

Santa... Orada Bir Yerde Belki de Ulaşılmaz Dağların Ardında

Advert

Annem hasbelkader birkaç kez Santa’dan bahsetmişti. Dede tarafım Arsin’in Sifla/Gölcük köyünden Dilberoğlu namıyla bilinen bir aileydi. Annemin demesine 1970’lere kadar yaylacılık yapmışlardı.

Arsin ve Yomra 1957’ye kadar merkezi Durana çarşısı olmak üzere Trabzon’a bağlı bir nahiye olarak idare edilmekte iken kaderin bir cilvesi olarak her ikisi de ayrı birer ilçe oldu. Arsin bir anda köy iken ilçe haline geldi. Yomra ise Arsin ve onunla birlikte yirmiye yakın köyün ayrılması ile neredeyse yarı yarıya küçüldü. Yanlış bilmiyorsam o zamana kadar Araklı’ya bağlı olan Mesahor köyü de Sincanmesahor adıyla Arsin’e bağlandı. 

Santa herkesindi. Yomralılar, Arsinliler hatta Araklılılar dahi Santa’yı kendi yaylaları olarak görüyordu. Hâlbuki Santa Trabzon’a bağlı bile değildi. Her ne kadar Santa deyince akla Trabzon gelse de Santa Gümüşhane vilayetinin bir köyüydü.

Annem Santa’ya dair hatırladıklarını anlatırken çam ağaçlarından bahsederdi. Büyük armut ağaçlarının altındaki evleri çok beğenmişti. Bizim köylerimizdeki pek çok ev ahşap ve dolgu malzemeden yapılmış iken oradaki evler düz taş duvarlara sahipti. Yine taş yollardan bahsederdi. Santa’da çok kilise varmış. O yıllarda bile pek çoğu yıkılmaya yüz tutmuş onlarca kilise.

Annemin tabiri ile yıllardır gittikleri yayla için Haltlarla anlaşamayınca (Trabzonlu ailelerin oldukça büyük bir kısmı Gümüşhane ve Bayburt’ta bir süre kaldıktan sonra oradan Trabzon’a gelmiştir. Onlar Trabzon’a gelince yukarıda kalanlar artık akraba yerine Halt diye anılır olmuş )))) Hurşit baba dedikleri Hurşit amcaları o yıl yayla için Santa’nın üzerindeki İstavroma yaylasından yer kiralamış. (İstavroma Rumcada çarmıha gerilmiş İsa anlamına gelir)

İstavroma; yeni bir yayla ve yeni bir başlangıç olarak görülmüş. Ama acaba öyle mi olmuş?

Annemin anlattığına göre o tarihlerde yaylaya gitmek için üç yol izlenirmiş. Birincisi; kamyon ile Zigana dağındaki karakolun oraya kadar gidilir, oradan da Ayaser-Kulat-Hanzarya-Cameboğazı-Kürtdere-Arnastal-Sarıtaş-Kazıklı ovası/beli üzerinden İstavroma’ya inilirdi. 

Bu yol diğerine göre oldukça uzun ve zahmetli olmasına rağmen Zigana dağından sonra çok fazla yokuş çıkılmadığı, orman olmadığı, ayrıca da belli bir irtifada yapıldığı için muhtemeldir ki daha elverişli görülüyordu. Tabii kamyon bulana.

Diğer ihtimaller ise Yomra ve Arsin’deki yayla yollarını kullanarak Yanbolu üzerinden Santa’ya ya da Sincankaya yolundan Üçpuar ve Gümüşki hanları üzerinden İstavroma’ya ulaşılırdı. 

Sincankaya yolu daha kısa olmakla birlikte oldukça zorluydu. Yaklaşık 1800-1900 metrelik Sincankaya’nın hemen altından geçen yol özellikle bahar aylarında çok sisli olurmuş. Sis oturdu mu ilerlemek pek mümkün olmazmış. Bazen birkaç gün devam eden sis yayla yolcularını adeta felç edermiş. Bir de ani dolu yağışı olmasa belki de yollar çok daha çabuk aşılıp yaylaya ulaşılabilirdi.

Bu zorlu yolculukta yayla yolundaki hanlar adeta birer can simidiymiş. Özellikle Sincankaya’nın güneyindeki Simona / Simena hanları ve yaylaların başlangıcı gibi görülen Gümüşki hanları dolu vurduğu zaman bazen onlarca aileyi misafir edermiş. Şimdi o hanlardan geriye birkaç duvardan ve adeta zamana direnen birkaç metruk yapıdan başka bir şey kalmadı. Simena ile Sifla köyü arasındaki hanlar ve hayvan barınakları ise tamamen yok oldu.

Sifla köyünden Sincankaya yolunu kullanarak İstavroma yaylasına ulaşmak duruma göre bir ya da iki gün sürebiliyordu. Sifla köyünden Gümüşki hanları yaklaşık 40-45 km kadardı. Buradan da İstavroma yaylası; takip edilen hatta göre 10-12 km. civarında idi.

Eğer hayvanlarla yola çıkılacak ise sabah namazını kaçırmamak hatta belki de Varvara/Harmanlı köyünde kılmak gerekecekti. Ya geç kalırsak???

Zafer Duran – viaerk@hotmail.com 
İstanbul - 29.04.2016

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg