Binlerce çürük bina: Tehlike!
Murat Özer

Binlerce çürük bina: Tehlike!

Advert

Türkiye’deki ölümler bizleri çok üzüyor. İnanıyoruz ki ülkemiz her türlü zorlukları aşabilecek kudrette ve kabiliyettedir. Ölümler ‘çürük binalarda’ terör kadar tehlike oluşturmaya başlamıştır.

Bir müddet önce, Beyoğlu'nda 5 katlı bina durup dururken çöktü. Şans eseri kimse ölmedi. Lakin kader her zaman bu kadar şanslı davranmayabilir. Ülkemizin birçok şehrinde böyle ani bina çökmelerine rastlanmaya başlandı. Anlaşılan bu artarak devam edecektir. Artık iyi bilinmelidir ki binaların çoğu çürümüştür. Zaten, demir çimento ve kullanılan malzemeler çok da sağlıklı değildi. Düşünün bir de üzerinden yıllar geçmiş, demek ki tehlike kapımızdadır.

Yetkililer müdahale etmeyince herkes kendi binasını sağlam zannediyor. Hatta sorulduğunda: Biz binayı taşa oturttuk, çok demir koyduk, çimentoyu hiç eksik etmedik. Sağlamlığın böyle olmadığını herkes biliyor da o zaman sadece kendisini kandırıyor.

İstanbul'da bazı binalarda çatlamalar çökmeler devam ediyor. Ancak bilgi verildiğinde yetkililer müdahale edebiliyor. Gizlendiğinde ise ancak çökünce haberi duyuluyor. O zaman da iş işten geçmiş oluyor.

Bunları söylerken abarttığımızı düşünebilirsiniz. Bilin ki, durup dururken böyle çöken binaları ne yazık ki önlem alınmadığı için daha çok göreceğiz.

Bu çökmeyi teknik olarak size anlatmak istiyorum:

Yapılan araştırmalar bize göstermiştir ki: betonarme yapılar projelendirilirken beton ömrü ancak 100 yıl kadardır. Tabii ki bu 100 yıl ifadesi hazır beton, dayanımı laboratuar ortamında karışımı belirlenerek oluşturulmuş kaliteli beton için geçerlidir.

Bizim büyüklerimizin zamanında yapılan eski beton binaların ömrü 50 yıl kadar ancak vardır. Çünkü onlar, elle karma ve deniz kumu vs. gibi etmenlerle binalarını yapıyorlardı.

Ayrıca, eskiden yapılan binaların temelinde izalasyon da yoktu. Bir de: su etkisinden ayrışmış olmadığından nemden dolayı içindeki demir kesiti oksitlenme yüzünden gücünü yarı yarıya kaybetmiş oluyordu. Binalar aslında yavaş yavaş çökerken kimse de farkına varamamaktadır. Kimse farkında olmasa da binalar yine sessizce çökmeye devam etmektedir.

Bu tespitleri bir örnekleme ile anlatmak gerekirse:

İstanbul'un gözde semtlerinden birinde önemli bir bina ve kurumsallaşmış ünlü bir restoranın ustası restoranın mutfağında uzun yıllardır çalışmakta. “Bu bodrum kattaki mutfakta yıllardır çalışmaktayım. Bir arı gibi her tarafa yetişir, dolanırım. Fakat ne göreyim; imalattaki kirişin altından geçerken kafam kirişe değdi. Buna önceleri aldırmadım. Daha önce rahat geçtiğim hatta belki elimle ancak uzandığım kiriş artık kafama değiyordu. Buna önce bir anlam verememiştim. Hep böyleydi de ben mi yeni görebildim. Yanımda çalışanlar: bina oturdu herhalde ustam, deyince uyandım.”

Ben de, beni tespit için çağırdıklarında olaya şahit oldum. Çatlamalar ve binanın oturma durumunu tespit için tüm kiriş ve kolonları incelemeye başladım. Hepsi seramik kaplı olduğundan kirişin etrafındaki seramikleri kırdırdım. Seramikler kırılırken kirişin alt kısmındaki paspayı (demirden sonra başlayan kısmı) tamamen çürümüştü. Komple yere indi. Demiri kazığımızda kesitin 2/3 ü tamamen ufalanmıştı. Bir de çok tehlikeli olanı şu ki: binanın kolonları farklı oturmalar yapmış. Yani bazı kolonlar gerçekten taşın üstüne oturtulmuş, bazıları toprağa gömülmüş. Kirişin sağ köşesi ile sol köşeleri arasında minimum 2cm lik açıklık farkı oluşmuş.

Sonuç, özetle: bu binanın ya güçlendirilmesi lazım ya da acilen yıkılıp yeniden yapılması...

Düşünün, işletmede 180 kişi çalışıyor. Hepsi potansiyel tehlike içinde...

Ticari risk ve bürokratik işlemlerin zorluğundan dolayı kimse tehlikeye dönüp bakmıyor ve yoluna devam ediyor.

Sonunda bu kirişlerin üstü tekrar seramikle kapatılıyor.

Buradan söylüyorum:

Belli bir sayıdan fazla çalışanların bulunduğu işyerlerine zorunlu deprem risk analizi mutlaka yapılmalıdır. Ayrıca 40 yılını doldurmuş betonarme binalara da ölçüm zorunluluğu getirilmelidir. Ticari risk taşıyan işletmelere destek sağlanarak binaların yenilenmesi acilen sağlanmalıdır.

Yoksa önümüzdeki 5 yıl içinde durup dururken çöken ve göçen bina sayısı hayli çok olacaktır.

Bu binalara dışarıdan bakıldığında (dış cephe ve tadilatla) sanki maksimum 2 yıl önce yapılmış gibi görünmektedirler. Halbuki bu binalardan binlerce var ve bu eski binaların iskeletleri çok ciddi risk taşımaktadır.

Biz tehlikeyi tespit edip bildirmekle yükümlüyüz. Çözüm getirecek olan tabii ki yetkililerdir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg