Horon, Kemençe ve Karadeniz Kültürü Görselleri Üzerine Eleştiriler– 4
Uğur Ulu

Horon, Kemençe ve Karadeniz Kültürü Görselleri Üzerine Eleştiriler– 4

Advert

Karadeniz Manşet’in bana ayırdığı bu köşede kültür mirasımız olan horon ve onu oluşturan yaşantının parçalarının, onunla bağlantılı olan ögelerin görsel sanat ürünlerine nasıl yansıtıldığını bir halk oyuncu olarak irdelemekteyim. Bu irdelemelerde zaman zaman tereddütler yaşamaktayım, çünkü sanatçılar eserlerini kendi süzgeçlerinden geçirdikten sonra bizlerle paylaşırlar. Yani bir görsel eserde her zaman birebir gerçeğin aynısını görmeyi beklemek doğru değildir.

Fakat eserlerde var olan yüzeysel bakış açısı, önemli maddi eksiklikler ve yöre tavrı ile bağdaşmayan izlere rastlayınca, görmek istediğimiz detayları belirtmemek, bunları yazıya dökmemek olmazdı diye düşünüyorum. Yazılarımdaki çabanın temelinde bu var. Yani halk kültürümüzün detaylarının sanatçılar tarafından daha çok incelenmesi, modern zamanların gelmesiyle geleneksel yaşantının izlerinin daha fazla kaybolmadan farkına varılmasını arzuluyorum.

Sözü daha fazla uzatmadan, kimlerin tarafından çizildiğini bilmediğim, fakat horon, kemençe ve Karadeniz dendiğinde çoğu zaman karşımıza çıkan üç farklı çizimi irdelemeye başlamak istiyorum.

a) Görsel 1

Yazımın girişinde belirtmiş olduğum tereddütlü durum en çok bu çizim için geçerli. Malum bu çizim bir karikatür ve karikatürler abartıların var olduğu çizimlerdir, gerçeklikten kopukluklar vardır karikatürlerde. Bu yüzden, bu görsel için yazdığım eleştirimi bunu göz önüne alarak, normal çizimlerde de rastlamış olduğum detaylar üzerinden yapmaya çalıştığımı belirtmek isterim.

Karikatürde, tek figürün kopyalanmasıyla üç horoncu yan yana getirilmiş. Kopyalama olduğu için el tutuşma detayı eserde kendini bulamamış, eller üst üste gelerek birbirini örtmüş. Horoncuların başlığı, başlıktan çok bir bandana gibi ve detaylar belirsiz. Gömlek yakası bir body yakası gibi çizilmiş, yakalar yok sayılmış. Zincir ve kemer dışındaki takı detayları yok. Zincir ise iki tel ile sınırlı ve yüzeysel işlenmiş. Saat zinciri konumu bu çizimde de doğru işlenmemiş. Daha önceki yazılarımda saat zincirinin uçlarının simetrik olarak değil, zincirleri bir arada tutan ucun bir üst köşede, saatin olduğu ucun ise daha aşağılarda yeleğin cebine yakın bir bölgede olması gerektiğini yazmıştım. Kemer detayı bize eserin karikatür olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Yelekler olması gerekenden biraz uzun. Çizme detayları pek belirgin değil.

Yeleğin yakasında bulunan ay-yıldızlı bayrak detayını üçüncü yazımda işlemiştim. Bu detay geleneksel giyim kuşamımızda yok. Nasıl bugün takım elbiselerimizin yakalarına o boyutta bayraklarımızı dikmiyorsak, geçmişte de gündelik kıyafetlere dikilmezdi. Ayrıca bu kıyafetlerin giyildiği dönemki bayrağımız daha farklıydı. Görsellere yansıyan yeleklerdeki bayrağımız, ülkemizi yurt dışında temsil eden veya bir dönem halk oyunları yarışmalarında uygulanan, Türkiye birincisi olan ekiplerin bir yıl boyunca takmaya hak kazandığı bayrağımız.

b) Görsel 2

 

Bu görsel de birçok yerde karşımıza çıkıyor. Horon kurslarının, Karadeniz kültürü ile alakalı konser ve etkinliklerin afişlerinde, kurumsal firmaların logolarında, internet sitelerinde, horon ile alakalı haberlerde vs.

Yöresel özellikleri irdelemeden önce en başında belirtmek gerekirse, horoncuların vücudundaki orantısızlık dikkatimi çekiyor. Yöresel özellikleri irdelediğimizde ise kadın erkek kol kola oynanan horonlarda, kol seviyesinin yöremizde bu kadar yukarıda olmadığını, kadınların horonlardaki kol tutuşunun en fazla bel seviyesine kadar ulaştığını belirtmek isterim.

Ayrıca kadın figürüne işlenen peştamal detayı da genele baktığımızda bu şekilde çapraz bağlanmıyor. Ya olduğu gibi etek boyu ile aynı uzunlukta uzanıyor ya da önde iki kat olacak şekilde katlanıyor. Peştamalin bu şekilde bağlandığına sadece bazı halk oyunları ekiplerinde şahit oldum. Bu ekipler genellikle Trabzon dışındaki büyükşehirlerde var olan horon ekipleri oluyor. Bu ekipler, bir yana peştamali diğer yana kuşağı bağlayarak, yörede olmayan bir giyim düzeni oluşturuyorlar. Kuşağın böyle bir bağlama şekli olmadığını belirtirken, peştamal için ise çapraz bağlandığına daha önce denk gelmediğimi söylemek isterim.

c) Görsel 3

Bu haftaki yazıma konu ettiğim üç çizim arasında, gözümü en çok tırmalayan görsel bu oldu. Buna rağmen bu görsel ile birçok alanda karşılaşıyor olmak, zihnimde çeşitli soruların ve sonuçların oluşmasına sebep oldu diyebilirim.

Görseli incelemeye başladığımızda, bu yazımdaki ilk görselde olduğu gibi bunda da, horoncu figürlerinin başlıkları, aslından çok uzak olarak, sanki arkada iki kulak bırakılarak bağlanan bir bandana gibi çizilmiş.

Gömleğin boğaz detayında bir karartı var, burada ifade edilmek istenen detayın ne olduğunu anlayamadım. Gölgelendirme mi yapılmak istenmiş ya da boğaza bir fular mı sarmak istemişler bilemiyorum, fakat bu görsel aklıma bir fotoğrafı getirdi. Bu fotoğraf internetin hayatımıza yeni yeni girmeye başladığı yıllarda arama motorlarına “horon” yazdığımız zaman karşımıza çıkan fotoğraflardandı. O zamanlar arama motorlarında Trabzon’daki ekiplerin fotoğrafları pek bulunmuyordu, haliyle bu fotoğraf horonla alakalı birçok yerde kullanılıyordu. Ne yazık ki bu fotoğrafa baktığımızda horon ekibinin kıyafet giyiminin özensiz olduğunu, başlığı yöremizde görünmeyen bir şekilde, boğazlarına bir fular gibi bağladıklarını, saat zincirini yazılarımda eleştirdiğim gibi yanlış taktıklarını, yani yöremiz için örnek teşkil edemeyecek bir halde oldukları görülüyor. Tekrar çizime baktığımızda, kol tutuşları, ayak duruşları ve çizimdeki horoncuların boğazlarında sarılı olan karartının fotoğraf ile örtüştüğünü fark ediyoruz. Çizim sanki bu fotoğraf baz alınarak gerçekleştirilmiş.

İşte bu noktada halk oyunları eğitmenlerine ve oyuncularına önemli bir sorumluluk düştüğünün altını çizmek isterim. Özensiz bir giyimin sonuçları, iyi bir izlenim bırakmadığı gibi karşımıza çok farklı alanlarda çıkabilir. Eğer bu kültürü yaşatmak için çabalıyor ve emek harcıyorsak, geleneksel kostümlerimizi giydiğimizde de gereken özeni göstermeliyiz.           

Çizimin detaylarına tekrar dönecek olursak, yeleğin yakasının derin ve keskin bir “V” şeklinde çizildiğini görüyoruz. Genelde yelek yakaları bir yay gibi gözlenir. Geniş iki yakaya sahip olan yeleğin yakası ancak yay dışında bir görüntü verebilir ama o da buradaki kadar derin ve keskin olmaz ve buna da geçmiş dönemin fotoğraflarında nadiren rastladığımı belirtmek isterim. Ayrıca günümüzdeki halk oyunları ekiplerinin yeleklerini de incelersek, onların yelek yakaları da yay gibi gözükmektedir.

Yeleğin üzerinde görmüş olduğunuz üç çizgi saat zincirlerini temsil etmekte. Saat zinciri detayının bu görselde de yanlış işlendiğine şahit oluyoruz. Buradaki üç zincir, sanki horoncuların üç ayrı saati varmış gibi birbirinden bağımsız çizilerek simetrik yerleştirilmiş. Bu detayın doğru şeklini yazımın başında ve diğer yazılarımda defalarca yazdığım için tekrar etmemek adına yazmıyorum.

Kemer detayı ise özensiz çizilmiş, nedense kesin bir “V” oluşturulmuş. Bununla beraber diğer takılar, muska ve hemayil çizimleri eserde yer bulmamış. Gömlek ve zıpka detaylarını ise aşırı bol ve hantal buldum. Hatta zıpka neredeyse şalvar gibi.

Bu çizimde, gözümü en çok tırmalayan detay ise çizmeler oldu. Bu çizmelerin topuk detayları çok yüksek olmuş. Neredeyse topuklu ayakkabı boyutlarına ulaşan bu yükseklikte bir çizmeyi ne geleneksel yaşantımızda ne de modern yaşantımızda erkekler giymiyorlar.

Teker teker ele almış olduğum bu üç çizimin bana göre ortak noktaları, yöremizin horonunun çevikliğini, asaletini ve görkemini yansıtmıyor olmalarına rağmen, birçok alanda kullanılmış olmalarıdır. Ne yazık ki bu detayların farkında olabilecek kişiler de bu görselleri kullanmışlardır. Bu yüzden, bu çizimler hakkındaki eleştirileri çizerlerinden çok, bu detayların farkına varabilecek bilgi birikime sahip olmasına rağmen kullanan kişiler hak etmekte.

Bence, bu konuda halk oyunları eğitmenlerine, halk kültürü severlere önemli sorumluluklar düşüyor. En başında halk oyuncular geleneksel kıyafeti taşımanın ciddiyetini asla elden bırakmamalı ve kendi bakış açıları ile keyfi bir tutum yerine, yöredeki giyim kuşam neyse buna bağlı kalmalılar. Daha sonra ise bu tür görsellerin kullanımında; seçici olmalı, eksikleri ve yanlışları ile var olanla yetinmemeli, daha iyilerini talep etmeli ve sanat dalları arasında etkileşime katkı sunmalıyız. Ancak bu şekilde yöresel ögelerimizin görselleri aslına daha çok yaklaşacak, bu konuda mesafe kat edilecektir.

Yazımın sonuna gelirken, göstermiş olduğunuz ilgiden ötürü bir kez daha teşekkür ederim. Detaylarda tekrar buluşmak dileğiyle, görüşmek üzere…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg