Kurumlarımızın Geliştirilmesi Gereken İki Yönü
Ali Kandemir

Kurumlarımızın Geliştirilmesi Gereken İki Yönü

Advert

Yazımın başında Elazığ’da meydana gelen depremde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum. Depremin ilk anından itibaren yardım için seferber olan herkesi de kutlamak gerek. Bu son hadisede devlet kurumlarının ve sivil toplum örgütlerinin acil durumlardaki hızı ve tecrübesinin epeyce arttığını da görüyoruz. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.

Yazımın ana temasına dönecek olursak, kurumlarımızın etkinliği konusunda öne çıkan iki konuya dikkat çekmek istedim. Birincisi, yazılarımda zaman zaman ifade ettiğim gibi toplumun eğitimi tek başına başında eğitim yazan kurumlarımızın altından kalkacağı bir husus değildir. Bütün kurumlarımızın faaliyet alanları ile ilgili davranış değişikliği, bilinç artırma, yeni gelişmelerden haberdar etme gibi konularda toplumu eğitme mecburiyeti vardır. Kurumların amacı hiçbir eğitim faaliyeti gerçekleştirmeden vatandaşa ceza kesmek, müeyyide uygulamak olmamalıdır.

Çok beğendiğim ve zaman zaman dile getirdiğim bir fıkra var. Temel uzun uğraşlara rağmen ehliyet alamamış. Trafikte polis durdurmuş. Ehliyeti sorulduğunda “vermedinuz ki isteyisunuz” demiş.

Demek ki önce vermek, bilgilendirmek, eğitmek gerek. Kurumlarımızın geliştirilmesi gereken ikinci yönü ise, faaliyet alanlarına ilişkin, kurum dışındaki uzmanlarınca, bağımsız ve tarafsız örgütlerce, akademisyen ve diğer araştırmacılarca yayınlanan rapor, makale, araştırma sonuçları, önerileri dikkate alacak ve bu çalışmaları sürekli takip edecek bir yapıyı kurmalarıdır. Böylece kurumun kendisinin göremediği, fark edemediği, güncel, üstelik de zaman ve para harcamadan yararlanabileceği önemli yol gösterici verilere ulaşabilir. Bu yöntem aynı zamanda paydaşlar arasında sürdürülebilir ilişkileri de geliştirir.

Diğer taraftan bu durum; paydaşların otokontrolünü sağlar, kurumları farklı devletlerin kurumları gibi değil aynı devletin işbirliği içinde olduğu kurumlara dönüştürür ve kurumu dünyadaki gelişmelerden, gerçek sorunlardan, çözüm önerilerinden haberdar eder. Kurumu eğiterek geliştirir. Tıpkı insanlarda olduğu gibi başkalarının araştırmalarından, birikimlerinden ve tecrübelerinden yararlanmayan kurumların her şeyi baştan öğrenmeye ömürleri yetmez. Böyle kurumların faaliyetleri ile ilgili toplumlara verebilecekleri çok az katkı vardır. Düşünebiliyor musunuz eğitim, sağlık, hukuk, tarım, çevre, ekonomi vb. konularda, üstelik önemli bir kısmı devletin imkânları ile yapılmış yüzlerce araştırma sonucu yayınlanıyor, fakat bu sonuçların ilgili kurumların faaliyetlerine katkısı çok az. Bu durum kurumda işlerin verimini düşürürken önemli oranda zaman ve kaynak israfına da yol açmaktadır. Konuyla ilgili diğer önemli bir husus ise; kurumlarımızın üretilen yeni bilgiyi takip etmeleri ve uygulamaları bu bilgiyi üreten araştırmacıları ve üniversiteleri hem motive edecek hem de yeni araştırmalara sevk edecektir. Çünkü karşılarında ürettikleri bilgiyi kullanan ve talep eden bir yapı vardır.  

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg