Yusuf kalsaydı şampiyon olacaktık zaar!
Bülent Şirin

Yusuf kalsaydı şampiyon olacaktık zaar!

Advert

Yusuf Yazıcı gitti. Lille kulübü resmi açıklamayı da yaptı. Hayırlı uğurlu olsun. Anlaşmanın ayrıntılarına bakınca Trabzonspor açısından hayli avantajlı görünüyor. Dolayısıyla bu gayet kârlı bir alışveriş oldu. Bu transfer dolayısıyla camia geneli biraz buruk. Gönül isterdi ki Yusuf Trabzonspor’da uzun yıllar kalsın, büyük başarılara imza atsın, efsaneler arasına girsin.

Buruk olan camianın bir bölümü kulübün maddi durumunu da göz önünde tutarak bağrına taş basıyor, alttan yeni gelecek olanlara dair umut besliyor. İki sene önce hayal bile edilemeyecek bir rakam karşılığında Avrupa’ya oyuncu göndermiş olmanın Trabzonspor’un da itibarını yükselteceğini, ülkedeki yetenekli gençler için cazibe merkezi olacağını düşünüyor.

Fakat gelgelelim diğer bir bölüm yıkılmış vaziyette. Yusuf’un şampiyonluk umudunun en güçlü olduğu (?) bir sezon öncesi kalkıp gitmesini olumsuz anlamda ciddi bir kırılma noktası olarak görüyor, camianın kara bağrından çıkardığı bir yıldızın bu tercihini “şampiyonluğa inanmama” olarak yorumluyorlar.

Biz birinci bölüme, yani iyimser kanada dahiliz. Bunu bir kere not düşelim. Fakat şu kötümser kanadın zihin dünyası hakkında iki satır karalamamız icap ediyor:

Birincisi, taraftar hiçbir futbolcuya aşık olmamalıdır. Dolayısıyla sosyal medyada paylaşılan şu küçük taraftarlara ait ağlama videoları çok yanlıştır, sakıncalıdır. O çocuklara gerek Trabzonspor’dan gerekse Avrupa kulüplerinden örnekler anlatılmalıdır. Ben 11 yaşımdayken Ali Kemal Denizci örneğini bizzat yaşadım, kendim ders çıkardım.

İkincisi, bu ülkede nasıl şampiyon olunduğunu daha kaç kere hatırlayıp unutacağız acaba? Trabzonspor kadrosunda Yusuf (ya da bir başkası) olsun olmasın, şampiyonluğun sadece sahada kazanılmadığını, kurulu düzenin de Trabzonspor’un şampiyonluğunu kendi selameti açısından uygun bulmadığını bilmiyor muyuz? Bunu her sene yaşamıyor muyuz? Eee? Yoksa birileri “bizi arkamızdan itip rakipleri çekerse” böyle gelecek bir şampiyonluğu içimize mi sindireceğiz? Zımnen söylenmek istenen bu mudur şampiyonluğa bu sene çok yakın olduğumuz iddia edilirken?

(Bu arada hatırlayan var mı bilmiyorum ama 2010-11 sezonunun bitiş tarihi olan 22 Mayıs ile 3 Temmuz arasında Trabzonspor taraftarı ciddi ciddi “Biz niye yapmıyoruz?” tartışması yapıyordu. Malum süreç başlayınca herkes tertemiz namus bekçisi kesildi)

Efendiler, Türkiye’de temiz şampiyonluk diye bir şey yoktur. Haddizatında bunu söylemeye bile gerek yoktur ama bizim camia her sene bu aylarda bunu unutuveriyor ne hikmetse.

Dolayısıyla, Yusuf Yazıcı’yı “Tam da şampiyon olacakken” gidivermekle suçlamak ya ciddi bir hafıza rahatsızlığıdır ya da “pek temiz (!) olmasa da” her türlü şampiyonluğa razı olmaktır. Üçüncü bir alternatif yoktur. Öyle eze eze, büze büze şampiyon olunmuyor bu ülkede. Onlar Kral Arthur döneminde kaldı.

Ne yapacağız o zaman? Bütün gücümüzle Avrupa’ya asılacağız. Yurt içinde ne kadar olursa o kadar... Onun dışında geçen sezon olduğu gibi keyifli bir takım, keyifli bir camia olmaya çalışacağız. Bakınız, 10 yıldan fazla bir zamandır Trabzonspor’un Trabzon’un kültürel değerlerinden beslenmesi gerektiğini söyler dururum. Nihayet bu sene akıl edilebildi de keşan motifi çorbaya dahil edildi. Sonucu hep birlikte gördük. Bu ülkede hangi büyük (!) kulüp böyle bir zenginliğe sahiptir? Bu zenginliğin biraz daha işin içine katıldığı takdirde neler olacağını tahayyül edebiliyor musunuz?

Yıllar önce Deniz Gökçe “Nasıl ki evlilik sadece orgazm değilse futbolda başarı da sadece şampiyonluk değildir” demişti. Kalabalık ve gürültülü bir açık oturumda söylemiş ve gargaraya gitmişti ama benim aklımda kaldı.

İşin kötüsü nedir, biliyor musunuz? Trabzonspor yine çok formda bir sezon geçirip de şampiyon olamasa bu da Yusuf’un gidişine bağlanacak hafıza özürlü kanat tarafından. Yine unutulacak Vehbi’nin kerrakesi...

Allah cem-i cümlemize akıl fikir ihsan eylesin inşaallah.

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg