Eğitimin hedef kitlesi
Ali Kandemir

Eğitimin hedef kitlesi

Advert

Yıllar önce Almanya’da emekli olmuş ve yaşı iyice ilerlemiş komşumuzun aktardığı şu anektod hâlâ zihnimde bütün berraklığını muhafaza etmektedir. Emekli olduktan sonra bir görevli gelerek komşumuzu ücretsiz temel bilgisayar kursuna davet etmiş. Kendisi için gerekli bazı hizmetleri internet ortamından alması gerektiğinden asgari düzeyde bilgisayar kullanacak beceriyi kazanmasının zorunlu olduğunu belirtmiş. Bu anektod bize Alman sisteminde ölmedikten sonra herkesin eğitimin hedefinde olduğunu göstermektedir.

Toplumun değişik kesimlerine verilecek eğitimin niteliği ve yöntemi oldukça farklılık göstermektedir. Geleneksel toplumsal algımıza göre eğitimin hedefindeki kitle, örgün eğitim-öğretime muhatap olan çocuklar ile gençlerin olduğu kesimdir. Dünya kadar kaynak ve zaman harcanarak eğitilmeye çalışılan bu kesime sunulan eğitimin kalitesi de başka bir tartışmanın konusudur. Bu yazımda üzerinde durmak istediğim konu, örgün öğretimin dışında kalan toplum kesiminin eğitimidir. Bu eğitimden kast ettiğim; bireylerin kendisini ilgilendiren gelişmelerden haberdar olması, uğraştığı işi daha iyi koşullarda ve günün gerektirdiği verimlilikte yapması, sorumluluk, hak, adalet, liyakat, bilgi gibi evrensel kavramlara duyarlı olması ve toplumun gelişimi ve geleceği konusunda düşünmesi ve eyleme geçmesini sağlayacak eğitimdir.

Bir ülkede eğitimin belli yaş gruplarıyla sınırlı olması ve gençlerin dışında kalan toplum kesiminin eğitimine gereken özenin gösterilememiş olması, neden olacağı diğer sorunları bir kenara bırakmış olsak bile en azından düşünce ve anlayış açısından birbirlerine yabancı toplumsal kesimler oluşturmak demektir.

Okulların dışında kalan toplum kesimini her bakımdan kendilerini geliştirebilmelerinin değişik yöntemleri bulunmaktadır. Bununla birlikte bu işin en etkin yolu; meslek örgütleri, kamu kuruluşları ve medya tarafından, oluşturacakları veya varsa mevcut eğitim birimlerinin sorumluluk alanlarında ulaşabildikleri veya hizmet verdikleri bireylere yönelik süreklilik arz eden etkin eğitim çalışmalarının yapılmasıdır.

Başka bir ifade ile hastanelerden hizmet alan hastalar, sağlık kurumlarının eğitici çalışmalarıyla, tarım müdürlüklerinden hizmet alan çiftçiler müdürlüğün eğitici faaliyetleriyle, belediyeden hizmet alan vatandaşlar belediyelerin verdiği hizmetlere ilişkin eğitsel etkinliklerle sürekli yüz yüze gelmelidir. Halkın eğitiminin istenilen seviyede olmaması, toplumun birlikte kalkınması için harcanacak emekleri boşa çıkaracaktır. Örneğin yetiştirdiği bir ürünün verimini artırıcı tekniklerin öğretilmediği bir çiftçinin mali açıdan desteklenmesinin çiftçiye ve topluma sağlayacağı hiçbir katkının olamayacağı bilinmelidir. Bu temel prensip göz ardı edildiğinden her yıl milyonlarca liramız çöpe atılmaktadır.

Sağlıklı toplumlarda adalet mülkün temelidir. Eğitimine yeterince özen gösterilemeyen toplumlarda ise adaleti tesis etmenin mümkün olamayacağı hatırdan çıkarılmamalıdır. Bu bakımdan toplumun sadece bir bölümü değil, tamamını kapsayan ve yaşam boyu etkili bir eğitim anlayışı hiçbir şekilde ihmal edilmemelidir. Başka bir ifade ile herkesin, beşikten mezara kadar cehaletin en büyük düşmanı olan eğitimin gölgesinde yürümesi sağlanmalıdır.

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg