Eğitimde bütüncül düşünmek gerek
Ali Kandemir

Eğitimde bütüncül düşünmek gerek

Advert

Genel yaklaşımımız; felsefesini ve içinde kendi koşullarımızı bilmeden  ilgilendiğimiz alandaki modayı taklit etmeye çalış, bir kesimin sorunlarını genelin sorunuymuş gibi algıla ve tek başımıza kendi algımıza göre bir yol haritası çizmeye çalış. Eğitimdeki durumumuz da aynı. Dersleri ve içeriklerini modaya göre değiştir, eğitime ait birkaç öğeyi düzelttiğimizde eğitimin sorunlarının düzeleceği rüyalarının peşinde düş kur.

Öncelikle eğitimle ilgili ülkenin gerçeklerini ortaya koyan veriler elde edilmelidir. Bunun için Sayın bakanımızdan ricam; oluşturacağı bir ekibi ülke sathına göndermeli, mezrasından köyüne, kasabasından büyük şehirlerine koşulların, eğitime dair algıların ve beklentilerin neler olduğuna ilişkin veriler toparlamalı. Bu veriler bize Ardahan’ın köylerinde eğitime dair koşulların farklı, Ankara Kızılay’daki koşulların bambaşka olduğunu gösterecektir. Dahası bizim eğitimde gördüğümüz sorunların tahminlerin ötesinde olduğu anlaşılacaktır. Örneğin bu araştırmalar sonunda ülkemizin eğitim koşulları ile öğretmen yetiştirme biçimimizin örtüşmediği, bakanlığımızın gündeminde olan STEM uygulamalarının, Fatih Projesinin sahada çok az karşılığı olduğu anlaşılacaktır. İnsanımızın eğitime dair beklentilerinin çok farklı olduğu görülecektir.

Elde edilecek sonuçlara göre felsefesi olan bir eğitim anlayışı ortaya konmalı ve eğitime dair hedefler ve uygulamalar Anadolu’nun her köşesindeki koşulları göz önünde bulundurmalıdır. Çok ücra koşullarda aynı çatının altında, arası derme çatma bir bölmeyle ayrılmış olarak evin geçim kaynağı hayvanlarla birlikte kalan çocuğumuzla, merkezde birçok imkana ulaşma şansı olan diğer bir evladımız aynı eğitim uygulamaları ve beklentileri ile yüzleştirilmemelidir. Aralarındaki farkı azaltmanın yolu; hepsini koşulları çerçevesinde merakı uyandıracak, soru sorma yeteneklerini geliştirecek, ilgilerini ve yeteneklerini ortaya çıkaracak, araştırmalarında tutarlı bir metot kullanma becerilerini geliştirecek ve iyi insan olmalarına katkıda bulunacak  bir eğitim anlayışını uygulamaktır.

Eğitim konusu Milli Eğitim Bakanlığı’nın tek başına üstesinden gelebileceği bir konu değildir. Bir “sistemden” bahsediyoruz. Sistemin doğası gereği faklı unsurlardan oluştuğu gerçeğini gözden kaçırıyoruz. Eğer eğitim işi sadece eğitim bakanlığının işi olsa “eğitim sisteminden” söz edemezdik. Aile, doğa, kültür, bilim, sanat ve sporla ilgili bakanlıklar da eğitime katkıda bulunmalıdır. Ancak bu şekilde eğitimimizin sistemi olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altında olmayan Milli parklar sadece para kazanılmak için değil, doğa eğitimlerinde de işe yaramalı, müzeler sadece giriş ücretine odaklanmamalı, çocuklarımızın eğitiminde de aktif rol oynamalı, spor alanları çocuklarımızın ücretsiz hizmetinde olmalı ve bütün bu hizmetler okullarla iş birliği içinde süreklilik göstermelidir. Ancak çocuklarımızı bu şekilde çok yönlü yetiştirebiliriz. Milli Eğitim Bakanlığı ile diğer bakanlıkların politikaları benzer amaçlara hizmet edecek bütünlük içinde olursa ancak bir anlam kazanabilir.  

Basında zaman zaman ülkemizin ücra köşelerinde çobanlık yapan bir evladımızın üniversite sınavlarındaki başarısından söz ediliyor. Bunun sonunda ise toplumda “her koşulda çocuk istese başarılı olur” algısı oluşarak eğitim sisteminin bütünsellikten uzak yapısı ve zor koşullarda isteyip de başaramamış binlerce çocuğumuz görmezden geliniyor.

Son söz, ülke gerçeklerini yansıtmayan, Anadolu’nun gerçek sorunlarını yerinde görmeden, eğitim sistemimizle ilgili bütüne vakıf olmadan temiz salonlarda alınan-alınacak kararların eğitimimize çok az katkısı olacaktır. Eğitim sistemimizin yeniden inşasına Milli Eğitim Bakanlığı’nın dışındaki diğer bakanlıkların da somut desteği sağlanmadan bu iş başarılamaz. 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg