Çarpık şehirleşmeyi önlemek...
Murat Özer

Çarpık şehirleşmeyi önlemek...

Advert


Hızlı sanayileşmenin ilk görünen yüzü maalesef hep “çarpık şehirleşme” olmuştur. Bu Avrupa’da da uzun yıllar böyleydi. Avrupa sanayileşmeyi daha önce yaşadığı için bu çarpıklığı bizden önce çözebildi.

Sanayi toplumu oluşmaya başladığında, insanlar fabrikalarda iş bulacağım diye şehirlere akın etmişlerdi. Bu da şehirlerin gecekondu istilasına uğramasına sebep olmuştu. Batılı devletler gecekondulaşmayı önlemek için çok uğraştı. Sonunda, kendi anlayış ve kültürlerine göre şehirler oluşturup düzenlemeler yaptılar. Şimdilerde de bunu titizlikle devam ettiriyorlar.  

Biz de sanayileşmeyi Batının hemen ardından yaşamaya başladık. Lakin çarpık şehirleşmeye hemen müdahale edemedik. Geçmişte yetkililer (siyasi anlayıştan olsa gerek) uzun zaman gecekondu oluşumuna göz yumdu. Çok sonra akıllanıp müdahale başladı, fakat bu kez de iş işten geçmişti.

Şimdi özellikle büyük şehirlerimizde ve deprem bölgelerimizde hangi binalar ne denli sağlam, ne denli depreme dayanıklı maalesef bunlar hakkında bir ön bilgimiz yok. Olası bir depremde ne kadar konut yıkılacak, ne kadar insanımız ölecek, zararımız nedir, bunları değerlendirecek bir oluşum da tam mevcut değil.

Bir taraftan görüntüsü çok kötü harabe binalar. Diğer taraftan dökülen ayakta zor durabilen yapılanmalar. 1999 depremi sonrası birçok kural ve yasa devreye girdi, sağlıklı ve güvenilir bina yapımına başlandı. Bu kontrollü çalışmalar iyi gidiyor ama eski hâlâ yerinde durduğu için problemler çözülemiyor. Başta İstanbul olmak üzere deprem bölgesi olan şehirlerde çok hızlı ve sağlıklı bir kentsel dönüşüm yapılmalı. Bu yapılırken de her bir mahalle veya yöre tam bir yaşam alanı oluşacak şekilde dizayn edilmeli.

Şehir kendi kendine yetmek, sakinlerini mutlu etmek, modern hayatın tüm nimetlerinden faydalanmak anlamına gelir. Sosyal toplumun bütün değerleri orada halkını mutlu edecek şekilde hazır olmalıdır. Kentsel Dönüşüm bu anlayış içinde çok kapsamlı düşünülerek ve planlanarak yapılmalı. Yoksa her 30-40 senede bir yık yap ile hem halk perişan olur, hem de bu devletin bütçesi buna mümkün değil yetmez.

Hepimiz iyi biliyoruz ki çağdaş şehirciliğin çok güzel örnekleri mevcut. Onlardan örnekler alınarak kendi kültürümüz ve anlayışımız doğrultusunda yaşanabilir çok hoş şehirler kurabiliriz.

Bu konuda işin ehli olanları bir araya toplayıp onlara yetki vermek yeterli olacaktır.

Bu meselede kesinlikle geç kalınmamalıdır.  

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg