Avni Aker’e Veda belgeselinin düşündürdükleri...
Bülent Şirin

Avni Aker’e Veda belgeselinin düşündürdükleri...

Advert

 

Geçen cuma akşamı “Efsane; Avni Aker’e Veda”  belgeselinin galasına gittik. Muazzam bir kalabalık vardı. İstanbul’daki Trabzon’un tanıdığımız isimlerinin çoğu oradaydı. Böyle gün ve gecelerde hem çok sayıda dostu bir arada görmekten mutlu oluyorsunuz hem de hepsine yeterince vakit ayıramamaktan muzdarip. Bunun da bir çözümü yok sanırım. En çok da Trabzon’dan gelen gazeteci arkadaşlarla fazla görüşemediğime üzüldüm ama dediğim gibi yapacak bir şey yok.

O gazeteci arkadaşlar, “Trabzon’daki galada bu kalabalığın dörtte biri ancak vardı” gibi bir tespit yaptı. Bu da İstanbul’daki Trabzon(spor)’un potansiyel ve hassasiyetini ortaya koyan bir gösterge olsa gerektir. Hep dediğim gibi, bu potansiyel enerji mümkün mertebe kinetik enerjiye çevrilmelidir, bu yönde girişimler de çok şükür başladı. Daha hızlı ve daha fazla olmalı.

Belgeselin gösterimi öncesi konuşmalar yapıldı, çiçek ve plâket takdim edildi. Orhan Ayhan’ın hem konuşma hem de program sunuculuğu için davet edilmiş olması hoş bir jest oldu ama ünlü sunucu birçok şeyi birbirine karıştırdı ve salonda gülüşmelere yol açtı. Kendisi eski maçlardan bir iki hoş anı aktarıp kısa bir süre temsilen maç anlatsa daha iyi olurdu diye düşünüyoruz.

Belgesele gelince. Kuşkusuz bulunacak eksiği ve eleştirilecek yönü çoktur. Bunlar hakkında gazeteci gözüyle iki satır karalamakta bir mahzur görmüyoruz, söz hakkımız da baki kalsın ama biz işin bu kısmını şimdilik sinema ve Trabzonspor tarihi konusunda yetkin kişilere bırakalım. Bizim derdimiz daha çok bu gibi çalışmaların çok geç de olsa başlamış olması. Zaten belgeselin sonlarına doğru efsanelerden Bekir Barçın, “Bize şimdi o zamanlara göre daha çok değer veriyorlar” şeklinde bir ifade kullandı.

Geçmiş yazılarımızdan birinde toplumların geçmiş ve gelecek tasavvurlarının modernlik-ilkellik dereceleriyle doğru orantılı olduğunu söylemiştik. Yani bir toplum geçmişini ve geleceğini ne kadar önemsiyor, onların üzerine kafa yoruyor, planlar yapıyorsa o kadar medeni bir toplumdur. Trabzonspor, kuruluş yıldönümünü büyük ve halka açık törenlerle kutlamaya başlayalı şurada birkaç sene oldu. Bize (ve sanırım herkese göre) çok önemli bir tarih olan ilk şampiyonluk günü için henüz bir kutlama düşüncesi yok. Geçen sene resmi hesaptan bir tweet atıldı, o kadar. O kadarını da kim akıl etti, Allah bilir...

Efsanelerimizi de yeni yeni hatırlamaya başladık. Yukarıda dediğimiz gibi, bu da önemli bir başlangıçtır. Yaklaşık 10 yıl önce Trabzonspor teknik direktör arayışındayken Kadir Özcan ismi geçince o zaman bir taraftar forumunda iki kişi aynen şunları yazmıştı. (İmlâlarına dokunmadan):

“Kadir Özcan kim ? Sorması ayıp..tanıyan varmı bir yazssınkimdir nedir ne yer ne içer hangi sahnede şarkı söyLer?”

“Kadir özcan kim abi ya ilk defa duyuyorum.”

10 senede geldiğimiz nokta yeterli değil tabii ama o iki arkadaş ve onlarla aynı kafada olanlar hiç değilse rahmetlinin dev posterlerini görmüşlerdir. O arkadaşlara kabahat bulmuyorum. Bu işlere öncülük ve önderlik edecek olan bizatihi Trabzonspor kulübünün kendisidir. Yalnız mevcut yönetim için söylemiyorum, olur olmaz şeylere vakit ve nakit harcayacaklarına temel problemlere eğilselerdi bugün camia olarak çok farklı bir noktada olurduk.

Trabzonspor nedir? Kimdir? Trabzonsporlu olmak ne demektir? Trabzonsporlu kimliği hangi unsurlardan oluşur? Trabzonspor'u Trabzonspor yapanları tanımakla tanımamak arasındaki fark nedir? Trabzonspor’un mazisini bilmek ne derece önemlidir ya da değildir? Bu bilginin bilinçli taraftarlık düzeyine katkısı ya da etkisi nedir?

Bunlar önemsiz sorular mı? Bu problemler önemsiz problemler mi? Bir şekilde şampiyon olduk ve rahata erdik diyelim. Bir sonraki sezon beklediğimiz gibi geçmezse ne olacak?

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg