Şehr-i İstanbul ve deprem
Murat Özer

Şehr-i İstanbul ve deprem

Advert

İstanbul’da “tehlike çok büyük” diyelim ve tarihteki şehirleşmeden başlayalım:

İnsanla ilgili birçok gelişmede olduğu gibi, şehirleşme kalitesi de tamamen medeniyetle ilgilidir.
Medine, ilk şehir örneklerinden olduğu için “Medeniyet” ifadesi şehirleşmeye atfen ortaya çıkmıştır.

Şehirleşme, gerçekten başlı başına bir bilinçtir. Hatta dört dörtlük bir bilinç özelliği taşımaktadır.
 

Kadim şehirlere bir bakın. Her biri gerçekten yaşayan insanının kültürünü ve seviyesini ayna gibi yansıtmaktadır.

Kadim şehirlerin en güzel örneklerini aslında “doğu” da görmekteyiz. Her biri muhteşem olma özelliklerini tahrip olmadıkları ve yağmalanmadıkları noktada korumaktadır.
 

Dün medeniyetlerin en görkemlisi Doğu’da vücut bulurken, şehirlerin de en ihtişamlısı yine Doğu’da gelişiyordu.

1700’lü yıllardan sonra medeniyet “Batı”ya kaymaya başladıkça mükemmel şehirler de yine ona paralel olarak Batı’da yükseldi.

Bugün, en önemlisi: “Batı” o kadim şehirlerinin değerini biliyor. Onları gözbebekleri gibi koruyorlar.  
 

Batılı eski şehirlerini en hassas şekilde korurken, yeni şehirleri de eskilerinin yanında yapıyor. Yapıyor yapmasına da gölgeleri bile eski şehirleri rahatsız etmeyecek şekilde her birini dizayn ediyorlar.
Ya Doğu’da?. Doğu’da dünkü kadim şehirler harabe halindedir. Artık o ihtişamdan zerre kalmamıştır.

Bugünün medeniyetsiz Doğu’su hem eski ihtişamlarını yerle bir etmişler, hem de yeni şehirlerini ruhlarına uygun yaşanmaz, harabe bir hale getirmişlerdir.

Düşünün, Bağdat, Şam, Halep, Basra asırlarca Selçuklu ve Osmanlı’da kaldı. Şehirler ve tüm tarihi eserler titizlikle korundu. Bugün savaşlar ve bölge insanının kendine ihaneti şehirlerini de yerle bir ettirdi. Bir IŞID belası tüm kadim Ortadoğu medeniyetini yok etmeye yetti de arttı bile.
Atalarımızın binyıllarca koruduklarının şimdi yerlerinde yeller esmekte… Çok acı, gerçekten çok acı!.

 

Ya, Türkiyemiz,!?. Hani deriz ya: Doğu ile Batı arasında tam ortada…

Yine deriz ya: Doğu ile Batı arasında bir köprü…
Şehirleşmede de bu aynı…
Ne Doğu’da olduğu gibi tamamen harap, ne de Batı’da olduğu gibi muhteşem…
Bizans’tan, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan kalma şehirlerimiz aslında hiç dokunmasak muhteşemlikleri ile bizleri abat edecekti. Fakat, kültürsüzlüğümüzü, yerde sürünmüşlüğümüzü hemen onlara yansıtmışız. Dünyanın en güzel kadim şehirlerini yok etmemişiz ama bozmuş perişan etmişiz.

1900’lü yıllara kadar dimdik ayakta duran şehirlerimizin (hiçbir şey yapmamışsak) sanat eseri taşlarını çalmış yeni yaptığımız beton binaların temellerine gömmüşüz. 

Bu da bize hem şehir kalitemizin, hem de insan kalitemizin düştüğünü göstermektedir.

Dünyanın ünlü birçok sanatkârının ortak görüşüdür ki: İstanbul dünyanın en güzel şehridir.
Biz ne yapmışız: bu dünyalar güzeli şehri yaşanmaz hale getirmişiz.
O eski muhteşemliğini tahrip etmiş aralarına hantal, ruhsuz beton binalar yerleştirmişiz.

Tabii ki çağ beton bina çağı. Lakin bu beton binayı hem o kadim şehri etkilemeyecek yere koymalıydık, hem de o beton binayı kültürümüze uygun yapı taşıyla yükseltmeliydik.

Biz ikisini de yapmadık.
 

Biliyoruz ki insan ne yaparsa kendine yapar.

Bugün bilim adamlarımız İstanbul’da her an deprem bekliyor. Ve bilen insanlar için büyük korkularımız var. Çünkü artık İstanbul “betonları çürümüş” bir şehir konumunda.

Allah korusun, orta büyüklükte bir deprem bile bu çürük İstanbul’u yok etmeye yetecektir.
 

Kur’an’da geçen Ad, Semut, Lut, Nuh kavmi medeniyetleri de halkının böyle vurdumduymazlığı ile batmadı mı?.

Eğer gerçekten, özellikle 20 milyona yakın insanın yaşadığı İstanbul için çok acil önlemler alınmazsa Ülkemizin çok büyük bir felaket yaşayacağı gün gibi ortadadır.
 

Evet, Allah aşkına: bunu daha başka nasıl demeliyiz de hem halkımızı hem de yetkililerimizi uyarıp iyi sonuçlar almalıyız.

Yine söylüyoruz: çok acil, evet çok acil İstanbul’un “çürük beton binaları” incelenmeli raporları tutulmalı ve gerekirse hemen boşaltılmalı.
Bunun için de kentsel dönüşüme çok hızlı şekilde önem verilmeli. İstanbulumuz için acil yeni projeler hazırlanmalı.

Başka çaremiz yok. Bizden söylemesi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg