Yöntem Sorunumuz
Ali Kandemir

Yöntem Sorunumuz

Advert

Yöntemi, başka bir ifade ile metodu, bir faaliyete başlarken bizi ulaşmak istediğimiz hedeflere götürmek üzere takip edilmesi gereken yol olarak özetleyebiliriz. Tanımdan da anlaşılacağı üzere önce hedefler belirlenmeli ve yöntem hedefle uygun olmalıdır. Uygun yöntem, araştırmayı planlarken, projeyi gerçekleştirirken, inşaata başlarken, toplumu ilgilendiren her tür faaliyeti organize ederken temel unsurların başında gelir. Başka bir ifade ile yöntem insanı başarıya götüren sistematik çalışma biçiminin temel taşlarındandır. Hedeflerle örtüşmeyen yöntemin sonu zaman, para ve emek kaybıdır, başarısızlıktır, göz boyamadır, hayal kırıklığıdır, bir sonraki çalışma için motivasyonun yok edilmesidir, toplumsal yozlaşmadır. 

Eğitim-öğretimin her kademesinde, toplumu ilgilendiren her konuda bütüncül bir bakış açısıyla olayları değerlendirdiğimizde, toplumsal olarak bir yöntem sorunumuz olduğunu kolaylıkla görmek mümkündür. Yöntem bilinci gelişmeyen toplumlarda iş verimi düşüktür. Böyle toplumlar amaçları farklı ve bazen de toplumsal çatışmaları körükleyici insan tipleri üretir. Her gün sosyal medyada, kentimizde, köyümüzde, yakın çevremizde olumlu birşeyler yapmaya çalışan iyi niyetli kişisel ve kurumsal çabalarla yüzyüzeyiz. Uygun yöntemlerden bihaber bu çabaların hiçbir işe yaramadığını bakan göz rahatlıkla görecektir.

Toplumumuzda yöntem sorunu karşımıza ya ulaşılmak istenen hedeflere götürecek uygun yöntemi seçememek veya işlerimizi bir yönteme bağlı olarak gerçekleştirmemek şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bir toplumda işlerin bütün kademelerde bilgiye ve ihtiyaç analizine göre belirlenmiş hedeflere göre uygun yöntemlere göre icra edilmesi son derece önemlidir. Gelişmiş olduğunu düşündüğümüz ülkelerde, dünyanın öne çıkan başarılı şirketlerinde ve kişilerinde, başarı öykülerini incelediğimizde başarılarının en önemli nedenden birinin, bütün faaliyetlerinin uygun ve tavizsiz yöntem becerileri ile ilişkili olduğu anlaşılacaktır.

Ülkemizde toplumun bütün kesimlerini bir yönteme bağlı sistematik bir çalışma düzenine hep birlikte geçirmek pratikte mümkün değildir. Yöntem bilincine sahip bireyler yetiştirmenin en etkin yolu bu işi eğitim sisteminin en önemli hedeflerinden biri haline getirmektir. Seyahatlerim sırasında değişik üniversitelerde okuyan öğrencilerle karşılaştığımda kendilerine “bana bunca eğitim hayatınız boyunca bu şiiri ben yazdım, şu gazeteyi ben çıkardım, şu resmi ben yaptım, şu projeyi ben gerçekleştirdim, başka bir ifade bunca sürede bunu ben yaptım diyebileceğiniz bir ürün söyler misiniz” diye sorduğumda cevap genellikle olumsuz olmakta. Bunun anlamı, eğitim sistemimiz hedeflere uygun metodolojiyi kullanma becerisini kazandıran bireyler yetiştirmiyor demektir. O zaman da “eğitime yapılan bunca yatırımın anlamı nedir” sorusunun cevabı havada kalıyor. Anadolu’nun dolaştığımda köylüsünden kentlisine, gencinden yaşlısına, memurundan amirine son derece saygın ve zeki insanlarla dolu olduğunu görüyorum. Temel sorun, işlerini yaparken uygun yöntemden çoğu zaman habersiz olmalarıdır. Bu durum sizce yeterince büyük bir sorunumuz değil mi?

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg