Ya aşı olalım ya da...

Yakın bir tarihte, Karadeniz Bölgesinde yaşlı bir hastaya şifa bulması için üfürükçü çağrıldığı ve bu üfürükçünün toplam 3 ayrı yerde 136 kişiye korona bulaştırdığı, 280 kişinin de karantinaya alındığı haberi gündeme düştü. Gazetelerde manşet oldu, televizyonlarda ise hem alt yazılarda geçti, hem de her saat başı birinci haber olarak yerini korudu.

Ya aşı olalım ya da...
Ya aşı olalım ya da... Yonetici
Advert

Yakın bir tarihte, Karadeniz Bölgesinde yaşlı bir hastaya şifa bulması için üfürükçü çağrıldığı ve bu üfürükçünün toplam 3 ayrı yerde 136 kişiye korona bulaştırdığı, 280 kişinin de karantinaya alındığı haberi gündeme düştü. Gazetelerde manşet oldu, televizyonlarda ise hem alt yazılarda geçti, hem de her saat başı birinci haber olarak yerini korudu.

Çoğu kişinin bıyık altı gülerek geçtiği bu haber, gerçeği ne kadar yansıttı bilmem. Ama doğru ise eğer, buradan çıkaracağımız çok anlamlı dersler vardır demektir.

Gazeteciliğin reyting heyecanı sevdası bir-kaç günlük yayından sonra kayboldu gitti. Çünkü insanımız artık bu saçmalıklarla zamanını harcamak niyetinde değil.

Tabi ki buna, aşı çalışmalarının beklendiği gibi hızla yapılamaması, insanımızın çaresiz kalan hastasına, en son ne yapabilirim hissiyatı ile oluşan arayışlar ve savrulmaların da etkisi de vardır.

Aşı üretildi ve ülkemize de geldi.

Peki ne oldu?

Şimdi de aşılara karşı bir olumsuz kampanya, bir karalama furyası, bir güven zafiyeti yayılmaya başladı.

Yok bu Çin aşısına güven olmazmış, yok bunda ilaç şirketlerinin çok büyük oranda karları varmış, yok o, yok bu, bir sürü olumsuz beyanlar.. Bu kampanyada kimler yok ki… Sıradan kişilerin, art niyetlilerin yanında, akl-ı selim, entelektüel aydınlarda var… Şaşırmamak elde değil..

Hiç lamı, cimi yok.

Bu aşıyı öyle veya böyle yapılacaksınız.

Efendim, zorunlu mu olacak, yoksa isteyen mi aşılanacak sorusunun fazla bir anlamı yok. Bu memlekette hiçbir önleyici sağlık tedbiri bireyin rızası dışında, devletin baskısı ile yapılmıyor. Bu demokratik bir hak olarak görülerek böyle düşünülüyor. Kızamık, tetanoz, difteri ve kızamık gibi hastalıkları, faydası net olarak tespit edilmiş, yıllardan beri kullanılan, yan etkisinin ciddi şekilde az olduğu bilinen aşılardır. Bunlarda bir zorlama söz konusu değil. Ama şunu artık çoluk çocuk herkes biliyor ki, Covid hastalığının şahsi hastalık ötesinde toplum sağlığını da ilgilendiren boyutu var. Kişinin sadece kendisini koruması değil, toplumu da koruması ve salgın hastalığın azalması adına önemli bir durum olarak karşımızda durmaktadır.

Zorunlu olmasa bile, yakın zamanda yerli aşımızın da kullanıma girmesi ile rutin aşılamaya dahil edilmesi elzem olmuştur.

Aşı siyaset malzemesi yapılmayacak kadar, önemli bir sağlık problemidir.

Üfürükçüye inanmazsınız(!), aklı başında kimse inanmaz zaten.

Peki bilimsel içeriği kanıtlanmış, bir dizi denemelerden ve faz çalışmalarından geçmiş yüzde doksanbeş oranında başarısı söz konusu aşılara neden inanmazsınız?

Bu ne menem bir iştir?

Bu kanaat bildirmeler, toplumun kafasını allak bullak etmek ve sağlık çalışanlarının heyecanını kırmaktan başka ne işi yarıyor, bilen varsa anlatsın.

covid19 corona korona aşı yerli aşı çin aşısı
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg