Trabzonspor, şampiyonluk ve ruhunu şeytana satmak...

22 Mayıs 2011 tarihinden sonra Trabzonspor camiası içinde bir tartışma başladı. “Şampiyon olmanın başka bir yolu yoksa, yapanın yaptığı yanına kâr kalıyorsa biz de şike ve teşvik yoluna başvuralım” diyordu bazıları.

Trabzonspor, şampiyonluk ve ruhunu şeytana satmak...
Trabzonspor, şampiyonluk ve ruhunu şeytana satmak... Yonetici
Advert

22 Mayıs 2011 tarihinden sonra Trabzonspor camiası içinde bir tartışma başladı. “Şampiyon olmanın başka bir yolu yoksa, yapanın yaptığı yanına kâr kalıyorsa biz de şike ve teşvik yoluna başvuralım” diyordu bazıları. Tabii bu çıkışın karşısına şiddetli bir muhalefet dikilmişti ama böyle bir iddianın dile getirilmesi bile büyük bir ayıptı, tabir yerindeyse ruhunu şeytana satma teklifiydi. Epeyce de müşteri bulmuştu doğrusu.

Temeldeki ahlaki erozyon bir yana, demek ki hâlâ Trabzonspor’un diğerleriyle eşit şartlarda mücadele (!) ettiğine inanılıyordu. Yani Trabzonspor da diğerleri gibi şike ve teşvik yoluyla şampiyon olmaya çalışacak, onlara göz yuman sistem Trabzonspor’a da göz yumacaktı. Bu tam bir akıl tutulmasıydı. Bırak teşebbüs etmeyi, aklından geçirsen seni  paramparça ederdi sistem.

Tabii 3 Temmuz sabahı bu tartışma bıçak gibi kesildi. O Trabzonspor’un da şike ve teşvik primine başvurmasını savunanlar sus pus oldukları gibi derhal “Tertemiz” koroya katılıverdiler. Neyse, 3 Temmuz’un hiç değilse böyle bir faydası oldu Trabzonspor’a.

Camianın şampiyonluk hasreti artık psikolojik bir rahatsızlık halini almış olduğu için 22 Mayıs 2011 sonrası yaşanan zihinsel savrulmayı anlayabiliriz. O da dediğimiz gibi 3 Temmuz’la birlikte berhava oldu.

Ancak camia şampiyonluk hasretinden prangalar eskitmeye devam ettiği için rahatsızlık başka bir boyutta devam ediyor, onun çözümü de çok kolay görünmüyor:

Hele bir şampiyon olalım da, gerisi önemli değil (!)

Bir duygu ne kadar güçlüyse, sömürülmeye de o kadar müsaittir. Trabzonsporluların şampiyonluk hasreti de böyledir. Bu hasreti gidermenin en kısa ve kestirme yolu da güçlü bir kadro kurup sahada rakipleri alt ederek ipi önde göğüslemek olarak görülüyor, bu yüzden göz kamaştırıcı transferlere doğru dürüst kimse sesini çıkarmıyor. Borç gırtlağı aşmış, buna rağmen kulübün boyunu aşan transferler yapılıyor, taraftar düğün bayram ediyor. Nasıl bir psikoloji bu? Aynı tezkere için gün sayan askerin psikolojisi. Şu askerlik bir bitse var ya, önünde uzun ve toz pembe bir hayat var delikanlının. Şampiyon olunca da her şey güllük gülistanlık olacak. Borç morç kimin umurunda?

Futbolu çok iyi bilen (?) taraftar, takımın şampiyon olup olmayacağı hakkında papatya falı açmaktan ötesiyle ilgilenmiyor bile. Allah için mevcut yönetim öncekilere göre çok daha makul ve mantıklı hamleler yaptı, durumu hatırı sayılır derecede düzeltti. Fakat onlar da Sturridge ve Obi Mikel facialarından kendilerini ve camiayı kurtaramadılar. O transferler yapıldığı zaman kaç kişi itiraz etti? Ne kadar sesleri çıktı? Taraftarlık bilincini kimselere bırakmayan bir sürü ahbap zil takıp oynadı. Hikâyenin sonu malum. Acaba kaç kişi sorumluluk ve suçluluk hissediyor bu durum karşısında? “Canım ben taraftarım, ne dediğimi biliyor muyum? Heh heh..” esprisi durumu kurtarıyor mu?

Ne zaman kurtuluruz?

Camia artık aklını başına almalıdır. Bütün engelleri bir şekilde aşıp şampiyon olsak bile bunun tek başına bir anlam ifade etmeyeceği behemehal idrak edilmelidir. Hele “Bir şampiyon olursak var ya, 4-5 sene daha kimseye kaptırmayız şerefsizim” türü üfürmelere dönüp bakma bile bakmamalıdır. (Çünkü öyle bir şey asla olmayacaktır, Türkiye’nin realitelerine aykırıdır. Tek bir şampiyonluğun bile ertesi sezon fitil fitil burnumuzdan getirilme tehlikesi vardır. Tecrübelerle sabittir)

Camia, şampiyonluğu tabii ki arzu etmeli ama bunun her derde deva olmayacağını, asıl önemli olan şeyin kulübün kurumsal bir kimlik ve kişilik kazanması olduğunu, Trabzonspor’un değer üreten ve keyifli bir camia haline gelmesi gerektiğini kabul etmeli ve bütün enerjisini buna sarf etmeli, kulüp yönetimine talip olanlardan bu istikamette vaatler istemelidir.

Ücretinin nasıl ödeneceği belli olmayan parlak (?) bir transfer için havalaanında sabahlayan taraftar yerine “Bu adamın parasını nasıl ödeyeceksin ey yönetim?” diye kulüp binasının önünde gösteri yapan taraftar profili ortaya çıktığı zaman kurtuluşa erdiğimiz zamandır.

Trabzonspor şampiyonluk 3 Temmuz şike teşvik camia kurumsallık kulüp kimliği transfer
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg