Dernekler, hamsi ve medya...

Dernekçiliğe ön yargıyla bakan ve onlardan uzak duran kesimleri hepten uzaklaştırmayalım diye dernekleri pamuklara sara sara, kollaya kollaya bugünlere geldik. Hem kendimize, hem derneklere ve hem de dernekçilikten uzak duran ön yargılı kesimlere öyle büyük bir kötülük yaptık ki, bırakın yapıcı eleştiriyi en ağır ve yıkıcı eleştirileri yapsak bundan iyiydi.

Dernekler, hamsi ve medya...
Dernekler, hamsi ve medya... Yonetici
Advert

Günebakış gazetesinin İstanbul temsilciliğini yaptığım yıllardı. İstanbul kazan ben kepçe, nerede bir dernek davet ederse soluk soluğa koşturuyorum, gece gündüz demeden haber yapıp gazetenin Trabzon’daki merkezine gönderiyorum. Merkez de sağ olsun hepsini giriyor.

Günün birinde gazetenin sahibi ve başyazarı Ali Öztürk beni aradı. Yarı sitem, yarı merak tonu ihtiva eden (fakat epey zamandır aklında olduğu anlaşılan) bir soru sordu. Dedi ki, “Bülent bey, biz bu dernek haberlerini niye yapıyoruz?

Afallamıştım. “Haber çıkacağı gün dernek yetkililerine bildiriyorum, onlar da üyelerine mesaj atıp gazete alıyorlar” gibi bir klişe geveledim. Bunun üzerine Ali bey öldürücü darbeyi indirdi. “Yoo. Dernek haberlerinin çıktığı günlerde tiraj bir tane bile yerinden kımıldamıyor

Abondone olmuştum. Ali Öztürk yerden göğe kadar haklıydı. Bu çark nasıl dönüyordu, dönecekti? Tirajla, reklam ve ilanla. Derneklerden tık yok. Eee?

Neyse, ben yine dernek haberleri yapmaya devam ettim, gazete de yayınlamaya... Taa 2015 Temmuz ayına kadar. Yine Ali bey bir akşamüstü beni arayıp ertesi günü İstanbul baskısının son sayısının yayınlanacağını söyledi. Birkaç güne kalmadan acı haber İstanbul’da duyuldu ve derneklerimiz biraz timsah gözyaşı döktü, o kadar.

Kabahat bizde tabii. Dernekçiliğe ön yargıyla bakan ve onlardan uzak duran kesimleri hepten uzaklaştırmayalım diye dernekleri pamuklara sara sara, kollaya kollaya bugünlere geldik. Hem kendimize, hem derneklere ve hem de dernekçilikten uzak duran ön yargılı kesimlere öyle büyük bir kötülük yaptık ki, bırakın yapıcı eleştiriyi en ağır ve yıkıcı eleştirileri yapsak bundan iyiydi. Nedir bugün gelinen nokta? Gurbette yaşayan insanların çözüm bekleyen bir sürü derdi, sıkıntısı varken derneklerimizin vardığı nirvana hamsi şenliği yapmak ve dağıttığı hamsinin miktarıyla övünmek.

Mesela geçenlerde Harem’de hamsi festivali yapan Şalpazarı Dernekler Federasyonu’nun 10 ton hamsi ikram ettiği duyuruldu. 100 gr. hamsi koysanız 100 bin, 50 gr. hamsi koysanız 200 bin adet hamsi ikramı yapılmış olması gerekir. Sunucu dostumuz, ağabeyimiz Necati Selvitop mikrofonda hamsi kuyruğunun 1,7 km. uzadığını söyledi. Harem ile Üsküdar meydanı arası 2,3 km. 100 ya da 200 bin ikram yapılmış olması mümkün müdür, kafanızda bir canlandırın bakalım. 1,7 km. hamsi kuyruğu olması için de kuyruğun herhalde Harem’den Kız Kulesi hizasına kadar gelmiş olması gerekirdi.

İşin garip ve trajikomik tarafı, ulusal basın da aldı aynen haber yaptı bu ifadeleri. Nasılsa ulusal basını takip edenlerin umurunda değil hamsi kaç tonmuş, kuyruk ne kadar uzanmış. Konuyla bizzat ilgili olanlar için de haberin ulusal basında çıkmış olmasından başka bir şey önemli değil.

Gazeteci olarak bunları sorgulamamız gerekiyor(du). Hem de taa bu işlere girdiğimiz zamandan beri. Belki bugüne kadar bir arpa boyu mesafe kat etmiş olurduk.

Bugün de Esenler Rizeliler Derneği “Esenler Belediyesi’nin katkılarıyla” Esenler Meydanı’nda 10 ton hamsi dağıtacakmış, insanları horon ve hamsiye doyuracakmış. Geçen ay Bağcılar Trabzonlular Derneği yaptı, başkaları da yapacak. Ne olacak yapacak da? Millet açlıktan mı kırılıyor da insan metabolizmasını bir öğün meşgul edecek bir ikram çok büyük bir hizmetmiş gibi toplumun gözüne sokulup duruyor?

Toparlayalım. Derneklere ve dernekçiliğe fazla eleştiri getirmedik, çünkü sivil toplum faaliyetlerine şiddetle ihtiyaç duyulan bir coğrafyada yaşadığımız gerçeği varken derneklere karşı büyük bir ön yargı besleyen toplum genelini hepten soğutmamak endişesi taşıyorduk. Fakat ebediyete akıp giden bunca senede ne dernekler bir arpa boyu yol gitti ne de toplum geneli derneklere bir nebze yaklaştı. Ha evet, Trabzon Günleri düzenlenince insanlar geliyor, orada vakit geçiriyor. Hamsi festivaline gelip hamsi yiyor, horonda birkaç tur dönüyor ama hepsi o kadar. Kalabalıkta sorsanız çoğu hangi kurumun düzenlediğini bilmez, hiçbiri takip eden günlerde o kuruma gidip de faaliyetlerine aktif olarak katılmak için başvurmaz. Trabzon Dernekleri Federasyonu, düzenlediği Trabzon Günleri’ne gerçekleşen katılımla övünür durur, pekala kendisine bağlı derneklerde üye sayısında bir artış oluyor mu? Ya da Federasyon’a üye olan derneklerin sayısında?

Zor ve yarın kimin ne halde olacağının belirsiz olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Sivil topluma mecbur ve mahkumuz. En zengininden en fakirine, en güçlüsünden en acizine kadar hiçbir kişi ve kurumun garantisi yoktur. Bu konuda olumlu gelişmeler olması için medya mensubu olarak elimizden geleni yapacağız. Tabii bu bugüne kadar takip ettiğimiz metotlarla olmayacak.

Trabzon dernekler hamsi sivil toplum Trabzon Günleri
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg