Avrupa'yı lige feda etmek?

Son yazımızın başlığında yer alan “Lig mi Avrupa mı?” sorusuna gelen cevapların önemli bir kısmı tercihlerinin Türkiye Ligi olduğu yönündeydi. Fakat değerli okurlarımız (bunların bazıları yakın dostlarımız) bir sebep ya da gerekçe açıklamıyorlar, sadece tercihlerini belirtiyorlardı. Acaba bu tercihin mantık temeli ne olabilirdi?

Avrupa'yı lige feda etmek?
Avrupa'yı lige feda etmek? Yonetici
Advert

-“Yaa boş ver Avrupa’yı. Enerjimizi orada boşa harcamayalım. Biz şampiyon olabiliriz. İki tane topçu aldık mı tamamdır” anlayışı olabilir mi? Buna ihtimal veremiyorum, çünkü Trabzonspor ne kadar iyi futbol oynarsa oynasın, bir şekilde görünen-görünmeyen eller devreye giriyor ve Trabzonspor şampiyon olamıyor. Defalarca yaşandı, artık bunun görülemiyor olması için insanın ya deli ya da dün yediğini unutan cinsten hafıza problemi yaşıyor olması gerekir. (Ben ihtimal vermiyorum ama her şey de mümkün tabii)

-“Şampiyon olamıyoruz, yapmıyorlar; tamam ama Avrupa’da da bir şey yapabileceğimiz yok. Böyle iyiyiz, arada İstanbul takımlarını yenip mutlu olursak yeter gider” olabilir mi? Bu da gerçekçi gelmiyor. Her şeyin aynı şekilde devam edeceğini mi sanıyoruz? Nefes kesen maçların oynandığı Avrupa ligleriyle bizim lig artık seyirciye aynı mesafede, yeni nesil zamanla bizim takımları bırakıp Avrupa takımlarını tutmaya başlamasın? Daha şimdiden Barcelona’nın maçlarına her hafta giden 400 Trabzonsporlu olduğunu duymuştum bir yerden. Rakam yanlış olabilir ama bu konuda ciddi bir eğilim olduğu gerçek.

Geçen yazımda da altını çizdim, yayıncı kuruluş sözleşme yenileme zamanı hayli direndi. Aptal mı adamlar; bomboş tribünlere oynanan, yayın devam ederken kahvede kimsenin dönüp ekrana bakmadığı maçlara ne diye bir sürü kamera, eleman gönderip yayınlasınlar? Ne kadar devam eder bu durum? Büyük maçlar bile kurtarmıyor artık.

- “Kapasitemiz belli, önemli oyuncularımız sakat, küme düşme korkuları yaşadığımız günler de çok uzak değil. Bu sene bu kadar Avrupa yeter, kendimizi yorup da seneye yeniden Avrupa’ya gitme şansımızı tehlikeye atmayalım. Şampiyonluk olmasa da sezonu iyi bir dereceyle bitirelim, sonrasına bakarız” Bu anlaşılabilir gibi duruyor. Tamam da bu Trabzonspor’un ölüsü bile Avrupa’ya gider zaten. Avrupa dediğimiz de UEFA Ligi, Şampiyonlar Ligi’ne gitmek hiçbir şekilde kolay değil. Ülke puanımız düşe düşe neredeyse şampiyonun bile eleme oynayacağı duruma geldik. (Neden acaba? Bilen var mı? “Avrupa neyimize?” diyen akıllılar yüzünden olmasın?)

Birkaç yıl önce, bizim uşakla birlikte Trabzonspor’un maçını seyretmek için gittiğimiz mekânda bizim maçtan önce İngiltere Ligi’nden enfes bir maç devam ediyordu. Seyredenler de vardı, o maç için oraya gelmişlerdi. Bizim maç başlayınca kendisi de Trabzonsporlu olan mekân sahibi kanalı değiştirdi, o seyredenler de söylene söylene gittiler.

Bu şimdilik böyle. Gün gelir azınlıkta kalır da ekranı yabancı maçı seyretmek için gelen gençlere kaptırırsanız başınızı taştan taşa mı vurursunuz, ne yaparsınız bilmiyorum. “Yok canım, asla öyle bir şey olmaz” mı diyorsunuz? Göreceğiz. Yayıncı kuruluş bugün bu kadar nazlandığına göre, yarın Türkiye ligi maçlarını radyodan dinleme ihtimaliniz de yok değil. Benden söylemesi.

Bir kere daha söyleyelim: Trabzonspor’un bu diyarlarda ikbali yoktur. Kurtuluş Avrupa’dadır. Türkiye ligi Trabzonspor adına bir sonraki sezon Avrupa’da bulunmak için bir vesileden başka bir şey değildir, olmamalıdır. Yine de şampiyonluk illetinden kurtulamıyorsanız, size Avrupa’da kazanılan başarı ve prestijin yurt içinde de şampiyonluğu kolaylaştıracağını rahatlıkla ifade edebiliriz.

Trabzonspor Lig şampiyonluğu Avrupa UEFA Şampiyonlar Ligi
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg