Güçlü ülkelerin ortak bazı özellikleri vardır. Bunlardan birisi de misyonuna bağlı güçlü kurumlarıdır. Daha önceki birkaç yazımda da vurguladığım gibi kurumlar ülkenin de ihtiyaçları dikkate alınarak kendilerinin görev alanlarına uygun misyonlarını yeniden tanımlamalı ve bütün faaliyetlerini bu misyona bağlı olarak yürütmelidir. Devlet mekanizması kurumları misyonları kapsamında denetlemeli ve geliştirmelidir. Bütçe imkânları, eleman alımları ve bütün faaliyetleri kurumun misyonu etrafında şekillendirilmelidir.
Misyonuna bağlı güçlü kurumları detaylı veri analizlerine gerek kalmadan kapısından içeri girdiğinizde hissedersiniz. Yöneticisinden en alt kademeye herkeste bir kurum kültürü vardır. Diyalog içinde olduğunuz her çalışan kurumun, görev alanı ile ilgili ne yaptığını ve ne yapmaya çalıştığından haberdardır. Kurum çalışanlarının diyalogları kurumun asıl işleri ile ilgilidir. Kendi işleri dışında ülke kurtarma projeleri konusunda konuşmalara çok ender rastlarsınız. Kurumla ilgili sorularınıza verilen cevaplar açıklayıcı ve tatmin edicidir.
İdarecilerinin kurum kültürü içinde yetiştiği hemen fark edilir. Koridorlar paydaşlarla gerçekleştirilmiş başarılı proje örneklerinin duyuruları ile doludur. Bir örnek olarak; geçmişte ülkemizde herhangi bir bölgede Orman şefliklerinden içeri adım attığınızda çaycısından orman memuruna, orman işçisinden şefine kadar kurumun içinde mistik bir ortamla karşılaşır ve konuşmaların, esprilerin, başarı hikâyelerinin ve geleceğe dair planlamaların kurumun faaliyet alanı ile ilgili olduklarına şahit olurdunuz. Bütün bunlar kurumun bir kültüre sahip olduğunun göstergesidir.
Misyonundan uzak kurumlarda, kurumun sorumluluk alanına ilişkin sorulan sorulara kaçamak cevaplar verilir. Çalışanların genelinin kurumun misyonundan haberi yoktur ve alanları dışında her konuda uzmandır! İdarecileri kurumun geleneği içinde yetişmediğinden kurumun verimliliği ve asıl görevini gerçekleştirip gerçekleştirmemesi konusunda kendisini sorumlu hissetmez ve endişe duymaz. Kendisi için kurum önemli değil kurumdaki pozisyonu önceliklidir. Aynı veya daha üst pozisyonda her kurumda çalışmaya isteklidir.
Yazının geneli okunduğunda ülkemizde misyonuna bağlı kurumların olmadığı anlamı çıkarılmamalıdır. Elbette örnek gösterilebilecek kurumlarımız mevcuttur. Fakat bunların sayılarının yeterli olmadığını söylememizde bir yanlışlık olmaz kanaatindeyim. Toplumu bir organizma gibi düşündüğümüzde birkaç parçanın işlerini düzgün yapmasının anlamı manasız kalmaktadır. Bu bakımdan bütün kurumları misyonları etrafında kenetlenmiş yapılara dönüştürmek gibi bir sorumluluğu taşımamız gerekmektedir. Güçlü bir ülke için bunu yapmaya mecburuz.
