Başkan Trabzon'da yaşamalı...

Camianın yakından tanıdığı üç isim İstanbul Aydın Üniversitesi Trabzonsporlular Kulübü’nün düzenlediği “Dünden Yarına Trabzonspor” konulu söyleşide konuştu.

Başkan Trabzon'da yaşamalı...
Başkan Trabzon'da yaşamalı... Admin
Advert
Haberin galerisi için tıklayın!

 

İstanbul Aydın Üniversitesi Trabzonsporlular Kulübü’nün düzenlediği “Dünden Yarına Trabzonspor” konulu söyleşiye Prof. Dr. Hakan Kulaçoğlu, Trabzonspor eski futbolcusu ve teknik direktörü Hami Mandıralı, gazeteci yazar Aksal Yavuz katıldı. Kalabalık bir dinleyici kitlesinin izlediği programda Trabzonspor’un duayen isimlerinden eski yönetici Av. Ergin Kulaçoğlu ve Kuzey Yıldızı Trabzonsporlular Derneği Başkanı İsmail Turgut Öksüz de hazır bulundular. Aydın UniTS, başkanı Muhsin Kaç başta olmak üzere bütün ekip misafirlerin ağırlanmasından uğurlanmasına kadar dört dörtlük bir programa imza atarken büyük takdir topladı.

Konuşmacılar söyleşinin soru-cevap şeklinde sürmesini isteyince sorular birbiri ardına geldi. Özellikle yaklaşan kongreye ve genel anlamda Trabzonspor’un sorunlarına dair önemli noktalara vurgu yapan konuşmacıların söylediklerini özetleyerek aşağıya alıyoruz.

Artık diplomam da var

Hami Mandıralı görev yaptığı dönemde antrenörlük diploması bulunmadığı yönündeki eleştirilere gönderme yaparak “artık diplomam da var, rahat olsunlar. Ama işi yapan diploma değildir. İşinizi yüreğinizle ve kendinizi vererek yapmanız önemlidir. Takımda her futbolcunun farklı karakterleri var, onları yönetmek kolay değil. Futbolun içinden geldiğim için onların ne hissettiklerini çok iyi biliyor ve anlıyorum. Bizimle kalmak isteyenlerle devam ettik ve oynadık. İstemeyenlerle zaten yürümedi. Ciddi kararlar aldım ve arkasında dik durdum, hiç eğilmedim. Şimdi yedi futbolcumuz Süper Lig’de oynuyor ve ekmek yiyor. İçlerinden “Hami hocadan Allah razı olsun” diyorlarsa ne mutlu bana. Güzel şeyler yaptık, inşallah daha güzel şeyler yapacağız.

Beni en fazla heyecanlandıran derbi 96’daki Fenerbahçe maçıydı. Bizim en iyi oynadığımız sezondu, o maçta da çok iyi oynamıştık. Fakat takdir-i ilahi, olmayınca olmuyor. Travması hâlâ devam ediyor. Büyük maçlarda oynamak ve gol atmak tabii ki diğer maçlardan daha keyifli oluyor. O keyfi en fazla yaşayanların başında da ben geliyorum, çünkü hepsine çok gol attım.

Haklıyken haksız duruma düştük

Hakemlerin bizi doğradığı bir gerçektir. Bizim başkanımız “hakemler hakkımızı yiyor” dese taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanacak. Fakat olayı başka bir boyuta taşıyor, haklıyken haksız duruma düşüyor. Bize yapılan haksızlıkları dile getireceğiz ama tamamen de onlara takılmayacağız. Biz iyi futbol oynuyor muyuz? Osmanlıspor maçında rakip oyuncu hızla gole gidiyor, bizim futbolcumuz isteksiz isteksiz ardından koşuyor. Bu futbolcuyu çağırıp “sen bundan daha hızlı koşamaz mısın?” diye sormak lazım. Biliyorsunuz takımda bir sürü sorun çıktı. Bunları çözmek hocanın ve sportif direktörün işidir. Sportif direktör “Trabzonspor’un üzerinden dozer geçti” diyor, kimse kendisine bir cevap vermiyor. Bir kulüp çalışanı böyle bir ifade sarf edemez.

Erdoğdu Lisesi Dünya Şampiyonu oldu. Hepsi bizim çocuklarımız. Hiçbiri A takım kampına götürülmedi. En az iki-üç tanesi götürülerek ödüllendirilmeli ve bu takımın bir parçası oldukları hissettirilmeliydi. Altyapıdan takımın tamamını kuramayabilirsiniz. Fakat en az birkaç oyuncu mutlaka çıkarılabilir ve takıma katkı sağlanabilir.

Attığım gollerin çoğunu kendi gayretlerimle attım, Tanju Çolak ve Hakan Şükür gibi boş kaleye goller atmadım. Belki ben olacaktım, ama Şota’yı gol kralı yaptık. Teknik direktörlüğünde de sürekli kendisiyle görüştüm ve başarılı olmasını istedim. Başkası olsa “gitsin de ben geleyim” diye düşünür. Ama o arkasına Süleyman abisini aldı. Dediğinden çıkamadı. Ama Süleyman onu gönderdi, kendisi devam ediyor. Trabzonspor benim ailemden de önce gelir, çünkü onun sayesinde güzel bir hayat yaşadım ve yaşıyorum. Ben değil biz olmamız lazım. Ancak öyle başarabiliriz.

Yabancı futbolcular, ne kadar karakter sahibi ve düzgün insanlar olurlarsa olsunlar paralarını alamadıkları zaman verimli olamazlar ve sorun çıkarabilirler.

Hakan Kulaçoğlu: Birlik-beraberlik her zaman olan bir şey değildir. Trabzonspor yönetim kurulları oluşturulurken daima ikilik, üçlük olmuştur. Önemli olan gelen yönetime şehrin destek olması ve şehirle bütünleşmesidir. Bunun dışında da başkanın, yönetimin, şehirde ve kurumun içinde olmasıdır. Başkan ve yönetim kurulu kendi otoritesini, şefkatini, kulüpte bu işle uğraştığını hissettirirse, sabah gelir akşam giderse; oyuncular, personel, teknik heyet onu görürse her şey bambaşka olur.

Başkan Trabzon’da yaşamalı, kulübün başında olmalı

Trabzonspor ne zaman Trabzon’da yaşayan bir başkanla yönetilmişse hep daha başarılı olmuştur. Önemli olan kulübün iyi yönetilmesi ve çalışanların iyi yönetildiğini hissetmesidir. Çünkü sahaya bir takım çıkar ama maçı her zaman camia kazanır. Bu ayrıca Trabzon’da kültürel bir sorundur. Sadece Trabzon’da değil bütün ülkede bir kültürel yozlaşma oldu. Çünkü kapitalizm bütün dünyada hâkimdir. Kapitalizm kültürel düzeyi düşük yerlerde çok daha yıkıcı olmaktadır. Mesela Almanya veya İngiltere’de yıkıcı olmayabilir ama Türkiye’de öyle değil, çünkü sosyo-kültürel sorunlarımız var. Bu durumda alt yapı takımlarımız başarılı olabilir ama yukarıya oyuncu çıkaramayız. Trabzon’da aynı mahalleden, aynı okuldan iki uçta da insan çıkabilir. Hami Mandıralı da çıkabilir, Ogün Samast da… Bunu belirleyecek olanlar şehrin yöneticileri ve kanaat önderleridir. Bugün bir Hami Mandıralı çıkaramıyoruz ama hakem alıkoyan insanlar çıkarıyoruz.

Trabzon’a gelen bütün yabancı hocalar sadece kendilerini ve kısa vadeli başarılarını düşünmüşlerdir. Ama Şenol Güneş, Hami Mandıralı ve Mustafa Reşit Akçay gibi bütün Trabzonlu hocalar, Trabzon ve Trabzonspor’un ne olacağını düşünmüşlerdir. Aradaki fark budur, bizim de ne olursa olsun eşitler arasında kendi Trabzonspor’da çalışmış, büyümüş insanları tercih etmek durumundayız. Ve tabii o tip insanlar, yeni Şenol Güneş’ler, yeni Hami’ler yetiştirmek zorundayız. Ayrıca takımda mutlaka numunelik de olsa Trabzon futbol karakterini yansıtan isimler bulunmalıdır. Takımdaki bütün futbolcuların yıldız olması şart değildir. Şampiyon olduğumuz yıllarda da kadronun tamamı yıldız kategorisine girmiyordu. Yıldız futbolcularımızdan imza isteyecek seviyede futbolcularımız vardı, ancak aynı kadroda oynuyorlar ve takım oyunu içinde çok iyi performans çıkarıyorlardı. Önemli olan başkanın, yönetimin ve teknik adamın o havayı yaratmış olmasıdır. Trabzonspor bu özelliğini kaybettiği için şu an başarılı olamıyor ve olamayacak da. Bu başkanı eleştiriyorsunuz ama hayatımızda göremeyeceğimiz futbolcuları Trabzon’a getirdi” diyen taraftar varsa ayağa kalksın ikna etmeye çalışalım.

Trabzonspor felsefesi olmazsa…

Trabzonspor yönetiminde Trabzonspor felsefesini özümsemiş insanların olması lazım. Samimi şekilde çalışmaları lazım. Uzun süredir samimiyetten ve gerçekçilikten uzağız. O zaman başarı gelme şansı yoktur. Kongreye gidiyoruz ama isimler üzerinden konuşuyoruz, herhangi bir felsefe üzerinden konuşan aday yok. İsimler üzerinden birleşmek kolay değildir, bir fayda da getirmez. Bir anlayış ve felsefe üzerinde birleşeceksek bir anlamı ve faydası olur. Böyle bir birleşmeye maalesef taraftar da çok yakın değil, taraftar hâlâ hemen başarı olsun, yıldız gelsin vs. istiyor.

Şike yapmamış olmak temiz futbol taraftarı olmaya yeterli değildir

Trabzonspor’un Fenerbahçe’leşmesi gibi bir sıkıntı var. Sadece şike yapmadığınız için temiz futbol taraftarı olamazsınız. Müteahhit futboluna yandaş mısınız değil misiniz? Eğer yandaşsanız temiz futbolla hiçbir alakanız olamaz. “Hemen ve her şeye rağmen başarı” diyorsanız, başarı yolunda her şeyi mübah görüyorsanız, o sistemde çalışan çok daha büyük ve kârlı kulüpler var, çok daha çabuk başarıya ulaşıyorlar. En azından birkaç yılda bir şampiyon oluyorlar. O kulüpleri tutmakta hiçbir sakınca yok, kimseyi de kınamayız. Ama Trabzonsporluyuz diyorsanız, o zaman sabırlı ve gerçeklerle barışık olacaksınız. Kazım Koyuncu’yu sevdiğinizi söylüyor ve aynı zamanda müteahhit futbolunu kutsuyorsanız ciddi bir şizofrenik durumunuz var demektir. Sizden Trabzonspor’a fayda gelmez.

Trabzonspor felsefesinin peşinden gitmek lazımdır. Başka türlü çözüm gelmeyecektir. 3 sene sonra bizi buraya davet edin, yaşarsak gelecek ve çok daha büyük sorunlardan bahsedeceğiz. Çünkü gerçekleri kabul etmiyoruz, hayal peşinde koşuyoruz. Biri diyor “Robben’i getireceğim, diğeri çıkmış “Lucescu, Türkiye seni özledi” diyor. Hâlâ neredeyiz, hâlâ bunları konuşuyorsak ben nasıl sizinle beraber yol arkadaşlığı yaparım? Taraftar da heyecanla bekliyor. Bu kafayla gidersek Trabzonspor gelecek her yönetimle başarısız olacak, daha da kötüye gidecek. Trabzonspor’un gerçek anlayışı, kuruluş felsefesi ve mücadele anlayışı kulübü yönetmezse daha kötüye gidecek. Şampiyon olabiliriz ama o gün hiçbir zaman çok yakın olmayacak.

Yaptığım açıklamada “Kongrede birleşilmesi şart, yoksa hiçbirinin ekibinde olmayacağım. Birleşirseniz bana zaten ihtiyacınız yok” dedim. Birleşsinler ama Trabzonspor felsefesinde birleşsinler. Bakın Trabzonspor eski başkanları bile Trabzonspor felsefesinde birleşiyoruz diye bir isimde birleşmeye çalışıyorlar. Hâlbuki hepsi Trabzonspor felsefesini herkesten iyi bilecek olan insanlar.

Aksal Yavuz: Farklı kültürlerden gelen futbolculardan oluşturulan kadroların zamana ihtiyacı vardır. Fakat biz gerekli sabrı bir türlü göstermiyoruz. Hemen başarı bekleniyor. Ben Trabzonspor’un şampiyon olacağına inanıyorum, ancak geçmişi mutlaka yakalamamız gerekir.

Eskiden Trabzon’da takım konuşulurdu, şimdi isimler konuşulmaya başlandı. 1996 ve 2011 krizleri bizi çok hırpaladı. Bir kriz masası kurulmalıydı. Şu anda Trabzonspor altyapısında 16-17 yaşındaki çocukların kafasını “ileride ne olacağım?” sorusu kemiriyor. Hami Mandıralı ve Mustafa Akçay gibi bizim değerlerimiz yabancı teknik adamlar kadar itibar görmüyor. Trabzonspor’un sorunu psikolojiktir. Sevgi ve huzura ihtiyacımız var. Şike mücadelesine camia yeterince sahip çıkmadı. Şike protestoları bile Trabzon’da polisiye bir vaka kadar ilgi görmedi. Fakat karamsar olmaya gerek yok, yine de her şey güzel olacak.

Programın sonunda söyleşiye katılanlara günün anısına plaket takdim edildi ve toplu fotoğraf çekimi yapıldı.

Bülent Şirin-Karadeniz Manşet

 

 

Trabzonspor Hakan Kulaçoğlu Hami Mandıralı Aksal Yavuz Aydın UniTS
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg