Dostluk olacaksa eğer...

Futbol, birilerinin kazanıp diğer birilerinin kaybetmek durumunda olduğu bir mücadele alanıdır. Bu kural yokmuş gibi davranırsanız altından kalkamayacağınız kadar ciddi problemlerle karşılaşırsınız.

Dostluk olacaksa eğer...
Dostluk olacaksa eğer... Admin
Advert

 

Trabzonspor’un kendi evinde oynadığı son Kayserispor maçı ilginç görüntülere sahne oldu. İki takım taraftarları tribünlerde dostluk gösterilerinde zirve yaptılar, 38. Dakikada Kayseri’ye, 61. Dakikada Trabzonspor’a tezahürat yapıldı. Kayserispor gol atınca Trabzonspor taraftarları alkışladı. Aynı taraftar kendi futbolcusunu yuhaladı. Sahada Trabzonspor birçok kimsenin görüşüne göre aşırı isteksiz oynadı, küme düşme hattında mücadele veren rakibi de kendini çok da zorlamadan 3-2 kazanarak sıralamada önemli bir avantaj elde etti.

Büyük resimde bir çarpıklık var ama ne olduğunu net olarak tanımlayamıyoruz. Dostluk, kardeşlik, rakibi –plaka kod numarası vesilesiyle de olsa- alkışlamak vs. güzel şeyler de kötü oynuyor diye kendi futbolcusunu protesto etmek bu tablonun neresine monte edilirse absürd durmaz acaba?

Futbol, birilerinin kazanıp diğer birilerinin kaybetmek durumunda olduğu bir mücadele alanıdır. Mantığı ve işleyişi böyledir. Bu kural yokmuş gibi davranırsanız altından kalkamayacağınız kadar ciddi problemlerle karşılaşırsınız. Bunların en basiti, kendi takımınızın rakibi olan bir başka takımın iyiliğini istiyor olduğunuzda, üçüncü bir takımın kötülüğünü istiyor pozisyonuna düşmenizdir. (Evet, bir takımın kendisi dışındaki bütün takımlar rakibidir.)

Bu konuyu ne zaman açsak tribün cenahından itirazlar yükseliyor. “Bizim dostluğumuz tribünde. Sahada herkes oyununu oynamalı. Kimin işine yarayıp yaramadığına bakılmamalı” deniyor ama aslında herkes biliyor ki pratikte işler pek de öyle yürümüyor. Maçtan önceki aşırı dostluk gösterileri, el ele tribünlere gitmeler falan saha içindeki oyunun motivasyonunu düşürmedi diyebilir miyiz? Veteranlar maçı oynanıyordu da bizim mi haberimiz yoktu?

Şimdi yukarıda yazdığımız minvalde, Kayserispor’un kümede kalmasını istiyor olmak, başta Rizespor olmak üzere diğer küme düşme adayı takımların düşmesini istiyor olmak anlamına gelmiyor mu? “Yok efendim, ne alakası var?” demesin kimse. Aynen böyle oluyor. Zaten geçmişten gelen bir sürü rahatsız edici hatıra var. Bir de bunların üstüne teknik direktörün son derece tartışmalı oyuncu tercihleri gelince, içinde bulunulan vaziyet izah edilebilir olmaktan çıkıyor.

İllâ bir dostluk, kardeşlik olacaksa... Bu neden bir zamanlar Trabzon’un parçası olan komşu vilayetlerin takımlarıyla olmuyor? Zaman zaman Rize ve Giresun’dan yükselen çatlak seslerin esas sebebi nedir? Hiç düşünüyor musunuz? Komşularda “istenmeyen” takımların taraftarları varsa, bu can sıkıcı durum kendi kendine mi oluşmuştur? Ülke neden vilayet sistemine geçmiştir de Trabzon bir sürü vilayete bölünmüştür? Kayserispor, Ankaragücü gibi “dost” takımların taraftarları arasında hiç mi Trabzonspor’dan nefret eden yoktur? Onlar neden problem olmuyor da sebebini araştırmaya bile gerek görmediğimiz komşuların rahatsızlığı bu kadar batıyor? Komşuları bir şekilde kazanmamız gerekmiyor mu? Bunun yolu “Sen beni danımaysan, ben seni heç danımayrım!” demek midir? Rizeli, Giresunlu, Gümüşhaneli Trabzonspor taraftarlarını incitmekten hiç mi çekinmiyoruz? Nice arkadaş tanıyorum, daha önce “istenmeyen” takımların taraftarı iken bir vesileyle sağlam Trabzonspor taraftarlığına rücû eden...

Aklımızı başımıza toplamamız icap etmektedir. Dimyat’a pirince giderken –ki orada pirinç olduğu bile şüpheli, olsa bile bize yedirecekleri daha da şüpheli- evdeki fındıktan, çaydan, pestil ve kömeden olmamamız lazımdır.

 

Trabzonspor Rizespor Giresunspor Gümüşhanespor Ankaragücü Kayserispor
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg